Baldassari'nin sessiz lüksü, Berton'un 3 çikolatalı pastası ve Salina
İtalyan markası Eleventy'nin kurucusu ve de kreatif direktörü Marco Baldassari'nin hikayesini araştırırken önüme çıkan bilgilerden bir kaçı. Ama sanırım okuduğum röportajları arasında beni en çok dostlarından, ailesinden ve de kendi markasından bahsetme şekli etkiledi. Kurduğu hiçbir cümlenin içinde soğuk, ciddi ve de mükemmel olma kaygısı taşıyan bir ifade yoktu. Daha çok bir yaz günü, güneşli bir günde, üstü açık bir araba ile Capri Adası'na doğru yola çıkan birini uzaktan izliyormuş gibi hissediyordunuz. Bir filmin içinde gibi, sevdiğiniz bir romanın en güzel bölümünü okur gibi..
Aslında aklımda hiç böyle şeyler yazmak yoktu. Sadece davet edildiğim Galataport'taki Eleventy mağazası'ndaki sergiyi yazacaktım. Bir de mağazanın içindeki sempatik Café'de yediğim 3 çikolatalı lezziz pastayı. Ancak Eleventy ekibi merak ettiğim bazı soruların cevabını doğrudan Baldassari'nin yanıtları ile bana geri gönderince doğal olarak yazı da yön değiştirmiş oldu.
Çünkü Baldassari bana hitaben göndermiş olduğu yanıtların en başında yaptıkları işi, bir sanatçının tuvale gösterdiği özene benzetip, ürünlerini giyen kişide anlamlı bir duygu uyandırma arzusu taşıdıklarından bahsederek sanata karşı bakış açısını kısaca şöyle özetlemiş:
"Sanat benim için insan ifadesinin en saf hâlidir. Sezgi ile disiplinin buluştuğu, güzelliğin yalnızca görülen değil hissedilen bir alanıdır. Pek çok açıdan sanat bir aynadır — söyleyemediğimiz değerleri, duyguları ve arzuları yansıtır."
Sonra da sergiye ilişkin sorduğum soruları yanıtlamış. Bu yanıtları sizlerle tabi ki paylaşacağım ancak önce bir kaç bilgiyi aktarmak istiyorum.
Herşeyden önce "Salina" adını taşıyan bu sergi, bir İtalyan markası olan Eleventy'nin Türkiye’deki ilk sergisi ve de sergide bir Türk sanatçı Tuğçe Çalımbay'ın eserleri yer alıyor. Serginin sanatçı seçimi, sergi dili ve mekansal yerleştirmesi ise Artpartners & Co.'ya ait.
Sergiyle ilgili olarak ise;
Eleventy'e davet edildiğim gün Çalımbay ile sohbetimiz sırasında serginin adı olan, İtalyanca tuzlu su anlamına gelen Salina'yı Eleventy ekibi ile beraber koyduklarını ve de burada sergilenen tüm eserlerin rüyalarında gördüğü mağaraları temsil ettiğini öğrendim. Bu bilgi üzerine de hikayenin başını merak ederek kendisine rüyalarını ilk nasıl resmetmeye başladığını sordum. Çalımbay bana; rüyalarında gördüğü mekanların daha çok insanın saklandığı, içine çekildiği, bazen de kaçtığı alanlar olduğunu, bu imgelerin çocukluktan beri zihninde olduğunu, fakat belli bir dönem hayatında yaşadığı sıkışma ve daralma duygularının bu görsel dünyayı daha görünür hale getirdiğini söyleyerek şöyle bir yanıt verdi:
"Klostrofobi kavramını ben daha çok fiziksel bir korkudan........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar