menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Zehirsiz Türkiye

34 0
21.11.2025

Bugünlerde, hatta özellikle bugün, tüm dikkatlerin üzerinde toplandığı mahut komisyon ve malum süreç vesilesiyle siyaset literatürüne giren "Terörsüz Türkiye" diye bir kavram ve bu formatta bir sıfat tamlaması geleneği oluştu.

Bir zamanlar "Dumansız Hava Sahası" ya da "Kesintisiz İletişim" gibi klişeler ve dönemsel reklam/kampanya sloganları olarak da çok kullanmıştık bunun gibi tamlamaları.

Bu klişe tanımlamalar, bir tür olumsuzluktan "arındırma isteği"nin ya da "kurtulma isteği"nin hatta daha da ötesinde "temizleme isteği"nin yansıması olması açısından çok kolay kabullenilen ifadeler oluyor.

Geçen bir haftadır konuştuğumuz şu talihsiz ailenin başına gelen zehirlenme vakası da, kendiliğinden "Zehirsiz Türkiye" talebini de beraberinde getirebilir. Hem, ilk başta kuşkuların yoğunlaştığı "zehirli" ya da zehirlenmeye yol açabilecek gıdalar konusunda, hem de şimdi daha yoğun konuşulan olasılık üzerinden "ilaçlama sektöründeki" aksaklıkları giderebilmek için farkındalık talebinin hedefi olarak bu çağrılar önemlidir.

Aslında, Türkiye’nin bu tür "-siz, -sız, -süz, -suz" ekleriyle ihtiyacı olan pek çok tamlamanın gündemimizden bir türlü çıkmadığını da hatırlamamıza vesiledir bu söylem biçimi.

Örneğin, "Hukuksuz Türkiye"yi konuşmuyor muyuz, uzun süredir?

***

Siyasi iktidarın, konumunu sağlamlaştırmak ve rakiplerini, muhaliflerini birer birer saf dışı edebilmek için yargı sistemini, en alt seviyeden en yüksek organlara kadar nasıl bir araç, hatta bir "sopa" olarak kullanma eğilimi içinde olduğunu çok iyi tanımlamıyor mu bu sıfat tamlaması da?

Örneğin, "Eğitimsiz Türkiye"den söz etmemize yol açabilecek kadar ciddi bir gerici harekâtla karşı karşıya değil miyiz, yıllardır?

Okulların çağdaş ve tamamen bilime dayalı

© Birgün