menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kemiklerine Kadar: Sinemada anoreksiya

17 5
05.07.2025

Katıldığı moda yarışmasıyla tanınan Nihal Candan, suç örgütüne üye olma ve nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla tutuklanmış, yaklaşık bir yıl cezaevinde kaldıktan sonra anoreksiya nervoza tanısıyla tahliye edilmişti. Ne var ki bu hastalığın ciddiyeti ne kamuoyunda ne medyada yeterince anlaşılmadı. İnsanlar, bedenini hızla kaybeden bu genç kadına yönelik acımasız yorumlardan geri durmadı. Çok üzücüydü; zaten kısa bir süre sonra da hayatını kaybetti. Hapishanede anoreksiyanın bir ölüm nedenine dönüşmesi, bu hastalığın kişisel bir sorun değil, politik bir yara olduğunu haykırıyor. Hapishanede yemek bir iktidar aracıdır, beden üzerinde hak iddia etmektir; yememekse, o hak iddiasını reddetmenin en radikal yoludur.

Belki Nihal de, kimsenin duymadığı bir “hayır”ı haykırıyordu bedeniyle. Ama biz, bu çığlığı “kişisel bir zayıflık” gibi görüp geçtik. Anoreksiyayı yalnızca tıbbi bir bozukluk olarak değerlendirmek, onu yaratan sistemleri görünmez kılar. Psikiyatri, bu hastalığı tanılarla sınıflandırırken; güzellik normlarına, medya temsillerine, sınıfsal baskılara ve toplumsal cinsiyet rollerine çoğu zaman sessiz kalır. Böylece anoreksiya, bireyin “eksikliği”ne indirgenir.

Nihal’in vefatının ardından gündeme gelen “To the Bone” (Kemiklerine Kadar, 2017), bu sessiz trajedilerin nasıl estetize edilerek zararsızlaştırıldığını gösteriyor. Anoreksiya ile mücadele eden 20 yaşındaki Ellen, birçok tedavi girişiminden sonra son bir umutla alışılmışın dışında yöntemler uygulayan bir kliniğe kabul edilir. Burada kendisi gibi gençlerle yaşamaya başlar ve hem bedenini hem de kimliğini yeniden keşfetmek zorunda kalır. Netflix yapımı bu film, anoreksiya nervoza gibi karmaşık ve acılı bir ruhsal bozukluğu, görsel olarak “çekici” hale getirme çabasıyla dikkat çekiyor. Lily Collins’in kemikleri çıkmış bedeni ve solgun yüzü, ekran karşısında “hastalıklı bir zarafet” sunarken, gerçeklikten kopuk........

© Birgün