menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sosyalist geleneklerin “sözlü” tarihi

23 4
14.05.2025

İnsana ve hayata dair hemen tüm geçmişi, modern-ulusal düşünce perspektifinden tasnif edip yazmanın ötesinde, ‘dışarıda bırakılanların’ öykülerine odaklanan ‘sözlü tarih’, 20. yüzyılın ikinci yarısında akademik literatüre girmişti. Etkisi ve önemi resmi tarih anlatısının ötesinde bir dil kurmasıydı. O zamana dek tarih, genellikle modern düşünce zaviyesinden yazılmıştı. İnsanlığın yaşamsal-düşünsel tüm birikimini ‘antik çağ’, ‘ortaçağ’, ‘yeniçağ’ ya da Marksist tarih yaklaşımında vurgulandığı şekliyle ‘ilkel’, ‘köleci’, ‘feodal’, ‘kapitalist’ gibi toplumsal şemalara bölmek ve geleceği de bu şemayı tamamlayacak biçimde tasavvur etmek, büyük ölçüde bu modernist yaklaşımın ürünüydü. Yüzyılları kapsayan uzun bir dönemi ‘karanlık’, sonrasını da “aydınlanma” olarak nitelemek de yine aynı yaklaşımın bir çıktısıydı.

20. yüzyılda en dikkat çekici siyasal uygulamalarından birisi, bu yaklaşıma paralel şekilde ‘tarih yazmak’tı. Uluslar ve partilerin her birinin aydınlanmaya koşan ve kahramanlıklarla yüklü tarihleri böyle yazılmıştı. Kuşkusuz bu kahramanlık anlatıları aynı zamanda ulusal kimliği inşa ediyor ve hatta onu hükmettiği coğrafyalarda kutsallaştırıyordu. Yanı sıra bugün de devam ettiği gibi eğitim başta olmak üzere türlü araçlarla yeni nesillere naklediliyor ve çoğunlukla hayali olan, sanki bir gerçekmiş gibi........

© Birgün