Yozgat ve Van dersleri
RT Erdoğan ne yapsa ne etse Özgür Özel’i eve dönmeye ikna edemiyor. Ruh hali her geçen gün otoritesi sarsılan emekli babalara benzemeye başladı. Önceleri “nasıl olur da benden izin almadan sokağa çıkarsın” diye heyheyleniyor, adını anmadan “çabuk geri dön” diye bağırıyordu. Baktı ki olmuyor, “dışarısı çok kötü, bak o peşine takıldıkların seni kötü yola düşürecek” diye tatlı-sert bir tonlamaya geçti. Sanki, yavaştan gelişen bir panik hissinin de etkisi var bu değişimde.
Özgür Özel’in, peşine takıldığı ve onu kötü yola düşüreceğini iddia ettiği de, “suç örgütü lideri” diye nitelediği Ekrem İmamoğlu! Hazır “FETÖ”nün başı ezilmiş, PKK “hizaya getirilmişken” yakında “İmamoğlu Suç Örgütü” (İSÖ) diye yeni bir düşman yaratılması an meselesi olabilir. Bir anlamda CHP lideri “pişmiş aşa su katmakla” itham ediliyor. Ama hala, bir umut, “aklı başına gelir” diye de bekleniyor gibi.
AKP-MHP ikilisi kendilerini çok uzun süredir bir siyasi parti ve ittifak gibi değil, bizatihi “devlet” olarak kabul ediyorlar. Haksız da değiller. 23 yıllık sürede devlet oldular. Bu yüzden de A. Öcalan ve PKK ile sürdürülen görüşmeleri TBMM’nin içinde ve tüm partileri katarak yürütmediler. Silah bırakma ve fesih kararının, devletle (AKP-MHP) yapılan görüşmeler olarak algılatılmasının ardında da bu yatıyor. İYİ Parti ve Zafer Partisi’ni dışarıda bırakırsak, sanki “devlet” bir karar alıyor da, CHP de bu karara muhalefet ediyor........
© Birgün
