Yalanın hafifliği
Sosyal medyada ve gazetelerde sürekli gerçekle yalanın mücadelesine tanık oluyorum. İşin içine yapay zekâyla oluşturulmuş görseller de eklenince işler epey karışıyor. Ama gerçekte 'gerçekler' kimin umurunda. Komplo teorileri, fantastik dünya görüşleri, her şeyi enerjiyle falan açıklayanlar, ortada hiçbir doğru düzgün kanıt olmamasına rağmen uzaylılarla temasa geçildiğine inananlar...
Hâlâ ebeveynler çocuklarına 'Pinokyo' okutuyorlar mı bilmiyorum. Pinokyo'nun hikâyesi, gerçek ve yalan arasındaki çatışmanın bir sembolü olarak oldukça popülerdi bir zamanlar. Modern ebeveynler, çocuklarının başka birinin kolayca kontrol edebildiği kişiler olmasınlar, düşünerek, empati yaparak, seçimler yaparak kendi gerçek kişiliklerini ortaya koymalarını istiyorlardı. Pinokyo da neyin doğru veya yanlış olduğunu anlamaya çalışarak dünyayı keşfetmeye çalışan bir çocuktu nihayetinde. Duygusuz, umursamaz, benmerkezci bir çocukken gerçek bir insana dönüşüyordu zamanla. Pinokyo, bu çağda yaşasaydı nasıl hissederdi? Kafası karışır mıydı? Koca koca adamların, milyonların gözünün içine baka baka söylediği yalanları duysaydı, ne düşünürdü........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d