Gecikmiş yansıma
Bir ailenin acı bir biçimde yok oluşunu izledi herkes. Dışarıda yedikleri yemeklerden mi, yoksa kaldıkları otelin ilaçlanmasından mı zehirlendikleri anlaşılmaya çalışılıyor. Aynı günlerde İSİG’in açıkladığı verilere göre, 2025 yılında şu ana kadar çocuk işçi ölümlerinin 81’e ulaştığı haberi yayıldı. Bir çocuk işçiye, patronu tarafından “yüksek basınçlı kompresörle” işkence yapıldığı haberi düştü sosyal medyaya.
Bu ölümler, tek tek vakalar gibi görünse de aynı yarığın içinden sızıyor: Çocuğu koruyacak toplum kalmadığında, en savunmasız bedenler ilk önce çöker. Tam da bu yüzden Winnicott’ın yıllar önce söylediği şeyleri hatırladım.
Savaş sonrası İngiltere’nin yıkıntıları arasında dolaşan Donald Winnicott, çocuk ruhsallığını yalnızca anne–bebek ilişkisiyle sınırlı bir özel alan olarak görmedi. Çocuk için gerekli olan ortamın, aileyi de aşarak toplumsal ve politik bir sorumluluk alanına dönüştüğünü söylüyordu. Bir çocuk, yalnızca annesine değil, toplumun onun etrafında kurduğu güvenli ve esnek çevreye ihtiyaç duyardı. Winnicott’ın temel iddiası şuydu: Çocuğu yetiştirmek bir aile eylemi değil, toplumsal bir örgütlenme biçimidir.
Winnicott’ın işaret ettiği bu “genişletilmiş çevre”, çocuğun iç dünyasının temel örgütlenmesini belirliyordu. Kamu hayatının katı olmayan güvenliği -herkes için denetlenebilir, koruyucu ve esnek bir sosyal yaşam- tıpkı anne karnındaki bebeğin sağlıklı varoluş koşulları gibi düşünülmeliydi. Ona göre sosyal demokrasi,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Joshua Schultheis
Rachel Marsden