Beyin sisi
Gazeteleri açıyorum, yorumcuları dinliyorum: en baskın duygu kaygı. Siyaset, ekonomi ya da gündelik hayat… Konu ne olursa olsun, sanki hep kaygı üzerine konuşuyoruz. Uzun zamandır dünyada da Türkiye’de de siyaset, akılla kavranması zor bir belirsizlik dönemine girdi. Bir şeyler oluyor, ama kimse olup biteni tam göremiyor ya da öngöremiyor. Bunun bir nedeni, II. Dünya Savaşı sonrasında kurulan teknokratik siyasetin sona erişi. O dönemin amacı riskleri en aza indirmekti; kalkınma planları bu yüzden yapılırdı. Bugünse teknokratik siyaset artık kitlelere hitap etmiyor. Onun yerini karaktere, duyguya, aidiyet hissine ve çoğu kez asılsız vaatlere dayanan bir siyaset aldı. Eski totaliter rejimler bile bir ideolojiye yaslanırdı. Oysa bugünün otoriter liderleri için ideoloji bir yük. Onlar bunun yerine bilgi kaynaklarını kontrol ediyor; sansür, çarpıtma, yalan ve komplo teorileriyle topluma bir “beyin sisi” yayıyorlar.
Günümüz otoriter liderlerinin ideolojik bir çerçevelerinin olmaması, onların daha rahat hareket etmesini sağlıyor. Böylelikle risk yönetmeyi hedefleyen eski siyaset anlayışının yerini endişe yönetimi almış oldu. Risk, daha çok akılla ilgiliyken, endişeyle beraber siyaset de daha çok duygu odaklı bir hal aldı. Sağ ya da sol popüler liderler, akıldan çok........
© Birgün
