menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

2026 yılı bütçe gelirleri

10 1
23.10.2025

Resmi adıyla 2026 Yılı Merkezi Bütçe Kanunu Teklifi ile gerekçesi 16 Ekim 2025 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın imzasıyla, gereği için TBMM Başkanlığı’nın bilgisine sunuldu. TBMM 1719126 Genel Evrak numarasıyla kaydedildi ve 17 Ekim 2025 tarihinde TBMM Başkanlığı’nın 1/280 esas numarasıyla Plan ve Bütçe Komisyonu’na gönderildi. Yapılan bir program çerçevesinde öncelikle bu Komisyon’da ilgili bakanlık ve kamu kurumlarının kendi bütçelerine yönelik olarak yapacakları sunumlar sonrasında tartışılacak-görüşülecek, değişiklik önerileri de aynı şekilde değerlendirildikten sonra oylanacak. Tahmin edileceği gibi, bu bütçe yasa teklifi de AKP ve MHP’li üyelerin oy çokluğuyla komisyona geldiği haliyle kabul edilecek ve tümü üzerindeki genel değerlendirme ve oylama sonrasında da benzer bir prosedür TBMM Genel Kurulu’nda da tamamlanacak. Çok çok özel bir durum yaşanmadığı sürece takvim yılı tamamlanmadan 2026 Yılı Merkezi Bütçe Kanunu Teklifi TBMM Genel Kurulu’nda oylanarak kabul edilecek. Cumhurbaşkanı’nın onaylamasından sonra da Resmî Gazete’de yayımlanmasını takiben yasalaşacak ve uygulamaya girecek.

Yaygın olarak kamuoyunda “genel bütçe” olarak ifade edilen ve esas itibarıyla uygulama süresi bir yıl ile sınırlı olan bu yasanın-genel bütçenin içeriği diğerlerinden faklı olarak her zaman, toplumsal kaynağın nasıl oluşturulacağının ve kullanılacağının, kimlerden alınıp kimlere ve ne için verileceğinin; bir başka ifadeyle, kapitalist toplumlarda sınıf mücadelesinin durumunu da ortaya koyan bir belge özelliği taşır.

Öyle ki genel bütçe gelirlerinin önemli kısmı servet, kâr, rant ve faizden alınan vergilerle mi oluşuyor? Yoksa, esas itibarıyla işçilerin, emekçilerin, köylülerin, esnafın, yoksulların diğer bir ifadeyle, emek gücünü satarak ya da kendi emekleriyle yaşamak durumunda olanların maaş-ücret ve gelirlerinin yüksek oranlarda vergilendirilmesiyle mi? Hem de gelir vergisi alındıktan sonra elde kalan paralarıyla su, ekmek, elektrik, doğalgaz, gıda, ilaç, ulaşım, temel giyim vb. dahil “yaşayabilmek için gerekli” gereksinimlerini sağlayabilmek için yaptıkları zorunlu harcamalarda KDV, ÖTV vb. adlarla ikinci defa vergilendirilmesiyle mi oluşuyor? Aynı şekilde, genel bütçe harcamaları içinde eğitim, sağlık, barınma, ulaşım vb. toplumsal hizmet sunum alanlarıyla bitkisel ve hayvansal tarım için köylüye ve küçük çiftçiye verilecek destek vb. için yapılacak kamu harcamalarının payı ne kadar? Bunlar gibi birçok sorunun yanıtıyla günümüz toplumlarında ve Türkiye’de sınıf mücadelesinin durumu hakkında fikir sahibi olunabilir.

Türkiye’nin yeni yönetim modeli olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtiği 2018 yılından itibaren, Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanmış olan sekiz adet merkezi bütçe kanunu teklifinin sekizinde de giderler gelirden daha fazla. Henüz planlama aşamasında, “denkleştirilemeyen”, gelirle giderin eşitlenemediği bir genel bütçe teklifi söz konusu. Bütçe daha kullanılmaya başlamadan 1 trilyon 2 milyar TL’nin üzerinde, gider hedefinin yaklaşık yüzde 5,3 oranında bir açık, gelir eksikliği söz konusu.

Cumhurbaşkanlığı, merkezi bütçe kanunu tekliflerinde ret ve iadeler hariç olmak üzere, tahmini toplam bütçe gelirini 2026 yılı için 17 trilyon 923 milyar 805 milyon 243 bin TL olarak açıkladı. Bu rakam 2025 yılı için 14 trilyon 202 milyar 334 milyon 938 bin TL idi. Enflasyon dikkate alınmadığında bütçe gelirinde hedeflenen artışın bir önceki yıla göre yüzde 20,26 olduğu görülüyor. Benzer biçimde, 2026 yılı vergi gelirlerinde bir yıl öncekine göre hedeflenen artış oranının da yüzde 22,31 olduğu da. Bununla birlikte, kurumlar vergisi (işletmelerin-patronların açıkladıkları net kârından alınan vergi) için hedeflenen artış oranının yalnızca yüzde 1,9 olduğu ancak, gelir vergisi (maaş ve ücretlerden alınan vergi) için hedeflenen artış oranın ise yüzde 39,55 olduğu ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanlığının bu tercihiyle 2026 yılında bir önceki yıla göre, emekçilerin ücretlerinden, maaşlarından alacağı toplam gelir vergisini patronlardan alacağı vergiye göre yaklaşık 21 kat daha fazla artırmayı hedeflediği izleniyor.

İktidar, yıllar içinde bütçe tekliflerinde kurumlar vergisinin, gelir vergisi içindeki payını önemli ölçüde azaltma, patronları neredeyse vergiden azade kılma eğilimindedir. Gelir ve kazanç üzerinden alınan vergiler içindeki kurumlar vergisinin payı 2024 yılı için yüzde 52, 2025 yılı için yüzde 44 ve 2026 yılı için yüzde 33 olarak hedeflenmiştir. İşletmelerin-patronların net kârından alınacak verginin gelir ve kazançlar üzerinden alınacak toplam vergi içindeki payı azaltılırken bunun tam tersi durum işçilerin, emekçilerin maaş ve ücretlerinden alınan vergilerde yaşanmaktadır. İşçiler ve emekçilerden her yıl daha fazla daha daha fazla gelir vergisi alınmaktadır. Örneğin işçi ve emekçilerin ödediği gelir vergisinin toplam gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergi içindeki payı 2024 yılında yüzde 48, 2025 yılında yüzde 56 ve 2026 yılında yüzde 67 olarak hedeflenmiştir. Bu tutum sınıfa saldırının yeni bir aşaması olarak değerlendirilmelidir.

2026 Yılı Merkezi Bütçe Kanunu Teklifi’nin ek çizelgelerinde yer verilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanlığı 2026 yılı için toplam bütçe gelirlerinin yüzde 87,21’ini vergilerle sağlamayı planlıyor. Ancak, vergi gelirlerinin yalnızca yüzde 11,14’ünü kurumlar vergisi (işletmelerin net kârının vergisi) üzerinden toplamayı hedeflerken, bunun iki katından daha fazlasını, yüzde 22,76’sını ise kayıtlı çalışabilme olanağı bulanların bordroları ve basit usulle gelir vergisi ödeyenler üzerinden almak amacında. Yanı sıra, bütçe gelirlerinin yüzde 2’sinin damga vergisi, yüzde 2,94’ünün harçlar ve en az yüzde 44,16’sının da dolaylı vergilerden sağlanması hedefleniyor.

Çok daha genel bir yaklaşımla 2026 yılı için hedeflenen toplam 15 trilyon 631 milyar 78 milyon 653 bin TL’lik vergi gelirlerinin 11 trilyon 772 milyar 827 milyon 825 bin TL’sinin ya da yaklaşık yüzde 75’inden daha fazlasının ek çizelgelerde 01.1.1. olarak kodlanmış olan gelir vergisi, 01.2.1. ve 01.2.2. olarak kodlanmış veraset ve intikal ile motorlu taşıtlar vergisi, 01.3. olarak kodlanmış dolaylı vergiler, 01.5. olarak kodlanmış damga vergisi ile 01.6. olarak kodlanmış harçlar başlıklarında sıralanan vergiler ve 05.3. olarak kodlanmış para cezalarından (388 milyar 966 milyon 82 bin TL) oluştuğu görülmektedir. Son iki paragrafta paylaşılan rakamlar da sınıfa saldırının verisi olarak değerlendirilmelidir.

2026 Yılı Merkezi Bütçe Kanunu Teklifi ana hatlarıyla incelendiğinde, AKP iktidarının bütçe gelirlerini işçilerden, köylülerden, küçük esnaftan bilaistisna yoksullardan almayı planladığını herhangi bir tartışmaya yer........

© Bianet