menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Etik, estetik ve adalet yoksunluğu içinde yaşamak

78 40
16.04.2025

Adalet, hakikat, etik, estetik, özgürlük, insaniyet gibi değerler üzerinden bir uzlaşma, işbirliği ve barış sağlanamadığı takdirde siyasi birliği sağlama imkanı da bulunmamakta.

Peki yukarıda sözünü ettiğim değerler ne ifade ediyor ve Türkiye çoğunluk itibariyle bu değerlerin neresinde?

Ahlakın felsefi boyutta incelenmesine etik denilmekte. Kant’ın tanımı ile etik, özgürlüğün yasaları ve ahlak öğretisidir. Ahlak insanlığın varoluşundan bu yana mevcutken, etiğin doğuşu, önceleri kozmos ve doğa yasaları üzerine yoğunlaşan Antik Yunan felsefesinde, insan ve toplum merkezli düşüncenin gelişimi ile oldu.

Etik tartışmaları ortak ahlak bilincini oluşturup daha mutlu bir toplumun yaratılmasına yardımcı olmakta. Bireylere ortaya koyacakları eylemlerde yol göstererek, farklı ahlak fikirlerini ortaya koyarak, herkesi kapsayacak bir ahlak bilincinin oluşmasını sağlamakta.

“Nasıl davranırsam doğru şekilde davranmış olurum”u bilemeyen kişilerin oluşturduğu toplumda kargaşa, huzursuzluk ve gerilim artar. Etik standartları ise kendisini her alanda gösterir.

Siyasetçi kendi parti programının dışına çıkıp meydana gelen sonuçlar nedeniyle hiçbir sorumluluk almıyorsa, parti içi demokrasiyi bir yana koyarak, iktidar mevkiini terk etmemek için her türlü yolu mubah görüyorsa, iktidarını ve kendisine yakın kesimlerin çıkarlarını insanların mutsuzluğu pahasına şiddet, savaş ve nefret diliyle tahkim ediyorsa ortada ciddi bir etik sorun var demektir.

İktidar, gücü kurumlarıyla birlikte merkezde tek yetkili olarak toplayıp, kendisini ve kurumları (ordu, istihbarat, polis, yargı vb.) hesap vermeden, işleyişlerini şeffaflaştırmadan yönetiyorsa ortada ciddi bir etik sorun var demektir.

Siyasetçi, bürokrat ve yargı mensupları insanların mutluluğunu, barışı ve adaleti gözetmeyip hukuksuz bir şiddetin uygulayıcıları haline gelmişlerse, yolsuzluk, katliam ve facialarda sorumluluk almayıp, yerlerinde kalmakta ısrar ediyor ve hesap vermekten kaçınıyorlarsa ortada ciddi bir etik sorun var demektir.

Toplumun en azından iktidarı destekleyen bölümü güce eklemlenme, vicdani kaygıları bir tarafa bırakıp mikro iktidarlar üretme, tek güce tapınarak menfaat temin etme, kendisi gibi düşünmeyenleri ve yaşamayanları linç edip imha etme kültürü içindeyseler ortada vahim bir etik sorun var demektir.

İşveren sırtını devlete dayayıp işçiyi istismar ediyorsa, devleti yönetenler insanların birikim ve yatırımlarını gasp etme cüretini gösteriyorlarsa ortada ciddi bir etik sorun var demektir.

Belirttiğim bu etik sorunların tümü Türkiye’de siyaset, bürokrasi, yargı, medya, akademi alanları için geçerlidir. Bu alanlar birbirinden bağımsız olmayıp, birinde meydana gelen bozulma diğerlerini de etkilemekte. Özellikle AKP-MHP ittifakı bu etik sorunu ahlak öğretisi bakımından dayanılmaz boyutlara getirmiş durumda.

Peki güzellik üzerine etkinlik ve onu karşılayan bir değer olarak estetik konusunda ne haldeyiz?

Estetik alanında özne, doğayı ya da bir sanat eserini hiçbir çıkar gözetmeden algılayan,........

© Artı Gerçek