menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

SOĞUK SAVAŞ KURBANLARI

7 1
26.05.2025

Bu ülkede 1940, 50, 60 ve 70 yıllarda doğan çocuklar esasen tam bir soğuk savaş kurbanıdırlar. Her yönüyle böyledir, siyasi, ekonomik, kültürel… 2. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında dünya iki kutuplu bir gezegen olarak biçimlendirildi ve yeryüzündeki her ülke, gönüllü-gönülsüz, ama kaçınılmaz olarak bu iki kutuptan birisine dahil olmak zorunda kaldı.

Türkiye uluslararası bütün baskılara rağmen 2. Dünya Harbine girmedi. Bu tavır İsmet Paşa’nın bu ülkeye yaptığı en büyük iyiliktir, çünkü kimin tarafında girersek girelim günün sonunda biz “kaybedecektik”. Elbette bu karar Türkiye’nin kaderini etkilemiştir. Ve nihayet savaş bitmiştir, dünya Sovyet Bloku ile Atlantik Bloku arasında pay edilmiştir ve bizim gibi ikinci sınıf ülkeler yol ayrımına girmişlerdir. Ve tam da bu günlerde Sovyet Dışişleri Bakanı Molotof, bizim Moskova Büyükelçimizi huzuruna çağırır ve bazı talepleri olduğunu dile getirir.

Sovyetler, açıkça Boğazların statüsünü değiştirmeyi Kafkasya sınırını daha güneye çekmek istemektedirler. Yani İstanbul Boğazında Sovyetler lehine bir yeni düzenleme ve Kars - Ardahan’ı geri alma talebi. Molotof, büyükelçimizin Montrö anlaşmasını kastederek, “Siz bunu kendi rızanızla imzaladınız” sözüne ise şu inanılmaz cevabı verir: “Biz o zaman zayıftık, şimdi ise güçlüyüz. Onun için anlaşmada değişiklik istiyoruz!”

Büyükelçimiz bunu derhal reddetti ancak Molotof,........

© Antalya Son Haber