menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ZEBRANIN SORUSU

6 0
29.11.2025

Çocukluğumuzda kardeşimle benim gitmeyi en çok sevdiğimiz yerlerden biri, Atatürk Orman Çiftliğindeki hayvanat bahçesi. Kokular ve sesler dünyasının çocuk ve yetişkinlerinin internetle tanışmadığı bir zamanın bireyleri olarak görmediklerimizi kafesler içinde, parmaklıklar ardında bize sunan bu yer, bir düş, bir masal ülkesi. Hafta sonu mekânı olarak orası seçildiğinde bir iki gün öncesinden sevinç, heyecan kavrıyor yüreğimizi. Hayvan hakları için mücadele verilen günümüzdeyse ne hayvanların olduğu sirklerin ne de hayvanat bahçelerinin yeri var. Zaten olmamalı da. Özgürlük gibisi var mı?

Burnunu demir parmaklıkların arasından çıkarmaya çalışan bir zebra var mıydı kafeslerden birinde, hatırlayamadım Shel Silverstein ‘ın ‘’Zebra Sorusu’’ şiirini okuduğumda. Sokaklarda görmeye alışkın olmadığım uzak kıtalardan getirilmiş hayvanlar, kafesler, parmaklıklar, çiftlik dondurması kapları gözlerimin önünde uçuşmaya başlıyor. Önceleri gri siyah, sepya fotoğraflardakine benzer tüm şekiller birden renkleniveriyor. Kafesi enine boyuna, boyuna arşınlayan sıkıldığında derin bir kuyu misali ağızlarını açıp kükreyen aslanları ve kaplanları, çamurlu bir su birikintisi içinde sanki sonsuza dek kımıldamamaya niyet edip yatmış gergedanı, gökyüzüne erişemediğimden kaçırdığım ama bir tavus kuşunun tüylerinde yakalayabileceğimi sandığım gökkuşağını, kafesin içinde hiç durmaksızın oraya buraya zıplayan, kuyruklarından dallara asılan, fıstığı kapmasıyla arkadaki duvarın önünde bir ayağını altına alıp oturması bir olan maymunları, zürafayla selamlaşmak için babamın bizi omzuna oturttuğunu ve en uzun zamanı Nehru’nun çocuklara hediyesi Mohini adlı filin kafesinin önünde geçirdiğimizi anımsıyorum. Bir zebra görsem ne düşünürdüm, çocuk aklımla şaşırır........

© Antalya Son Haber