menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mağdurdan faile: Kötülük zinciri…

11 0
25.08.2025

Kötülüğün en yıkıcı, en beklenmedik biçimleri sıradan insanların kapısını çaldığında, geriye yalnızca kırık camlar, darmaduman olmuş metruk bahçeler, öbek öbek boşluklar, derinleşen kör kuyular, distopik manzaralı bir iç dünya kalmaz. İçimizde görünmez bir sayaç, bir saat de o andan itibaren sessizce işlemeye başlar; adalet arzusunun çevresinde dönen, kırgınlıkla ve öfkeyle hızlanan ve bazen bizi korurken bazen de bizi o kötüye benzeten bir mekanizma ile… “Büyük bir kötülüğe uğrayan insanlar da sonunda kötü mü olur?, Kötülük etmek, her kötülüğe uğrayana hak mı?” gibi sorgulamalar bu yüzden yakıcıdır. Cevabı kesin değil; ama şunu biliyorum; o sayaç tek bir doğrultuda dönmez. Onu, maruz kaldığımız şiddetin dili, çevremizin verdiği tepkiler ve kırılgan anlarda bize uzanan ellerin niteliği de yönlendirir.
Diğer yandan, alışılageldiği üzere kötülüğü yalnızca işleyeni, failleri açısından tartışmak, resmin yarısını görmektir. Oysa bir diğer kırılma noktası, kötülüğe uğrayanların iç dünyasında gerçekleşir. Zira kötülüğe maruz kalmak, yalnızca bir yara bırakmaz; aynı zamanda insanın varoluşunu, başkalarıyla kurduğu ilişkiyi ve hatta kötülüğe bakışını kökten dönüştürebilir.
Geçtiğimiz hafta “Kötülük tercih midir?” yazımda düşüncelerini konuk ettiğim Hannah Arendt, “kötülüğün sıradanlığı”ndan bahsederken failin basitliğine, eylemlerin sorumluluğunun irade ve düşünceden yoksunluğuna........

© Anayurt