Küresel dönüşümde Türkiye
Karbon salımını azaltmak, sanayiyi çevre dostu hale getirmek ve geleceğin ticaretini “temiz enerji” üzerine kurmak, bu mutabakatın temel taşlarını oluşturuyor. Avrupa Komisyonu’nun 2019’da yayımladığı “European Green Deal” belgesinde, bu dönüşümün sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal bir yeniden yapılanma olduğu açıkça vurgulanıyor.
Bu karar, Türkiye açısından da kritik bir dönemeç niteliğinde. Çünkü Yeşil Mutabakat, ilk bakışta bir kısıtlama gibi görünse de aslında Türkiye için dev bir fırsat kapısı açıyor. Jeopolitik konumu, genç ve dinamik üretim gücü, ihracata dayalı sanayi yapısı düşünüldüğünde, Türkiye’nin bu dönüşümün merkezinde yer alma potansiyeli oldukça yüksek.
Bugün Avrupa pazarına ihracat yapan her sektör için düşük karbonlu üretim neredeyse zorunluluk haline geldi. Çelikten tekstile, otomotivden gıdaya kadar birçok alanda “karbon ayak izi” hesaplanıyor. Türkiye de bu sürece kayıtsız kalmadı. EPDK’nın 2023 Yılı Elektrik Piyasası Gelişim Raporu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2022 Ulusal Enerji Planı verilerine göre, Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımları son yıllarda düzenli artış gösteriyor. Özellikle güneş ve rüzgâr yatırımlarındaki ivme, yeşil hidrojen projelerindeki adımlar ve enerji verimliliğine yönelik çalışmalar, Avrupa’ya yapılacak temiz ihracatın yolunu açıyor. Kısacası Yeşil Mutabakat, yalnızca bir çevre düzenlemesi değil; Türkiye için ihracatta “yeni bir çağ” anlamına geliyor.
CBAM ve Türk sanayisi
Bu dönüşümün en kritik başlıklarından biri de Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM). Avrupa Komisyonu’nun 2021’de yayımladığı düzenlemeye göre,........
© Analiz
