menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ABD ve Katar arabuluculuğunda KDC-M23 ateşkesi: Fırsatlar ve zorluklar

13 0
26.07.2025

ORSAM, Kuzey ve Doğu Afrika Çalışmaları Koordinatörü Dr. Kaan Devecioğlu, ABD ve Katar arabuluculuğunda KDC ve M23 arasında yapılan ateşkesin fırsatlarını ve zorluklarını AA Analiz için kaleme aldı.

***

Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) ile Ruanda destekli M23 isyancı grubu arasında yaklaşık on yılı aşkın bir süredir süregelen silahlı çatışmalar, Temmuz 2025’te Doha’da imzalanan prensipler deklarasyonu ile yeni bir evreye taşındı. Katar’ın ev sahipliğinde, ABD’nin diplomatik baskısı ve sürecin arkasında sağladığı ekonomik teşvik mekanizmalarıyla taraflar ilk kez doğrudan ve resmi bir ateşkeste uzlaştı. Bu gelişme hem sahadaki güç dengelerini hem de Afrika’daki bölgesel diplomasi rotasını doğrudan etkileyebilecek bir kırılma anına işaret etmektedir.

Katar, Nisan 2025’ten bu yana tarafları dolaylı temaslar yoluyla müzakere masasına çekmeye çalışmaktaydı ve nihayetinde 19 Temmuz 2025’te bir “deklarasyon anlaşması” ile sonuçlanan süreci başarıyla yönetti. Katar’ın bu süreçteki diplomatik başarısı, özellikle Libya, Yemen, Sudan ve Afganistan gibi örneklerde tecrübe ettiği arabuluculuk kapasitesinin bir uzantısı olarak okunabilir. Ancak Katar’ın kolaylaştırıcı rolü kadar belirleyici olan unsur, ABD’nin diplomatik baskısı ve süreci ekonomik bir bölgesel entegrasyon planına bağlamasıdır. ABD haziran ayında KDC ve Ruanda ile ayrı bir güvenlik ve yatırım çerçeve anlaşması imzalamış, bu anlaşmayı M23 ile sağlanacak barışın ön koşulu haline getirmiştir. Bu nedenle Doha bildirgesinin, yalnızca ikili bir ateşkes metni değil, ABD merkezli çok taraflı bir düzenlemenin yapı taşı olduğu söylenebilir.

İmzalanan anlaşma, çatışmayı tamamen sona erdirmekten uzak olsa da çatışmanın taraflarını ilk kez açık ve doğrudan müzakerelere zorlaması açısından önemlidir. Anlaşma kapsamında tüm tarafların saldırılara ve toprak genişletme girişimlerine son vermesi, ateşkesin tarafsız bir mekanizma tarafından denetlenmesi, esir takası, insani erişim vb. güven artırıcı adımların atılması taahhüt edilmiştir. Ancak bu taahhütlerin büyük çoğunluğu yaptırım mekanizmasından yoksundur. Katar dahi yaptığı açıklamada, anlaşmanın başarısının yalnızca tarafların “niyetine” bağlı olduğunu vurgulamıştır. Bu durum, daha önceki barış girişimlerinde de görüldüğü üzere, tarafların sahadaki üstünlüklerini müzakere masasındaki kozlara çevirmeye çalıştıkları bir stratejik oyunun tekrarı olabilir.

Diğer taraftan ABD’nin KDC-M23 çatışmasındaki arabuluculuk sürecine entegre ettiği ekonomik teşvik mekanizmaları, klasik diplomatik girişimlerin ötesine geçerek barış sürecini bölgesel kalkınma, yatırım stratejileri ve küresel jeopolitik rekabetle ilişkilendirmektedir. Haziran 2025’te KDC ve Ruanda ile imzalanan ABD destekli anlaşma, yalnızca güvenlik temelli bir uzlaşı değil, aynı zamanda Doğu Afrika’da Batı destekli bölgesel entegrasyon projelerini örneğin Lobito Koridoru gibi girişimleri destekleyen kapsamlı bir ekonomik ortaklık çerçevesi sunmaktadır. Bu bağlamda, ABD’nin KDC ile stratejik mineral tedariki konusunda bir anlaşmaya........

© Anadolu Ajansı Analiz