Ninemden guguk kuşu öyküsü
Bazen iki satır yazmadan önce yazacaklarım kafamda olduğundan, bir de bu konuda kim ne demiş, yazmış, çizmiş diye araştırır, okurum. İşte bu satırlardan önce de, bir "Osmanlı Kadını" olan Ninem, bazen ders niteliğinde anlatılarını bir masal, öykü ya da özlü söz ile süsler ve anlatırdı, derdini ve dersini.
Burada anlatacağım Ninemden alıntı öykü GUGUK KUŞUNUN öyküsü olsa da, Osmanlı Kadını dediğim Ninemden de iki kelam etmeden geçmek olmaz.
Malum köy delikanlısıyız. Eskiden köyler bu kadar makinalaşmamıştı, işler daha basit alet edevat ile ve yardımlaşma, imece usulü ile yapılırdı.
Ben bile bu işlerin bir parçası oldum.
Bahar gelince ottur, çöptür bahçe, tarla işi alır başını gider. Öyle ev halkı ile de baş etmek yetmez. Dolayısı ile hısım akraba, konu komşu bu işlerin içinde olur. Bir kısmını yevmiye ile halletsen de bir de hatır gönül için yardımlaşılır.
Bir başka Ninemin yeğeninin eşi ve kızı bize bahar gelince ot ayıklama, çapa işlerinde, güz gelince de nohut, fasulye hasadı gibi işlerde yardım ederlerdi, ben de bizimkiler adına, okullar kapalıyken traktör ile onların tarlalarını sürer, nadas ederdim.
Bahar gelip okullar kapanınca, köyde çapa ve ot ayıklama işleri çoğalır ve bir kişi bulmak için dönülüp durulur.
Tabi Annemler ile tarlaya giden hısım akraba, konu komşunun çocukları da evde nineme emanet. Ninem onlara masallar anlatır, yemeklerini yedirir, hasta iseler bugün "kocakarı ilacı" denilen şeyler ile tedavi ederdi. Hatta bunu bilen yakın köylerden hasta koskoca insanlar bile nineme tedaviye gelirlerdi.
Her ne kadar birileri gibi "Osmanlı Torunuyuz" diye dolaşacak halimiz olmasa da, bir OSMANLI KADINI ninenin torunuyuz. Hem de iyi ki!..
Gelelim asıl konuya.
Dedim ya, GUGUK KUŞU ile........
© Akdeniz Gerçek
