Selçuklu Devletinde Tuğrul Bey, Alparslan Ve Nizamülmülk Dönemi -3
Selçuk bey ve Süleyman şahdan (...) sonra Dandanakan zaferini kazanan Tuğrul Bey Selçuklu devletinin sultanı ilân edilmiştir..
Tuğrul beyin kardeşi Çağrı Bey’in doğudaki fetihleri sürerken 1047 yılında Bizanslılar tarafından Tuğrul Bey’in amcası Musa Yabgu’nun oğlu Hasan şehid edilmiş, bir yıl sonra Tuğrul Bey’in kardeşi İbrahim Yınal komutasında Selçuklular, Pasinler’de Bizanslıları mağlup etmiştir. Tuğrul Bey, 446/1054 yılında Azerbeycan bölgesini yönetenleri kendisine tâbi kılmış, Bizans topraklarına gelerek Malazgird’i kuşatmış, ancak kışın bastırmasıyla geri dönmüştür.
ABBASİ HALİFESİNİN TUĞRUL BEYİ BAĞDATA DAVET ETMESİ, Şİİ (RAFİZİ) BÜVEYHİ DEVLETİNİN SONA ERMESİ
Büveyhîlerin komutanı Besâsirî’nin Abbâsî halifesi aleyhine tavırlarının da etkisiyle, hâlife el-Kâim Biemrillah, Tuğrul Bey’i Bağdad’a davet etmiştir. Tuğrul Bey’in Bağdad’a yaklaşmasıyla, Besâsîrî, Bağdad’dan kuzeye doğru çekilmişti.Büveyhî hükümdarı el-Malikürrahim, Tuğrul Bey’e itaatini bildirdi. Halife hutbeninTuğrul Bey adına okunmasını emretti. Tuğrul Bey’in Bağdad’a girişinden (Ramazan 447/Aralık 1055) sonraki gün şehirde çıkan çatışmalar neticesinde, Tuğrul Bey tarafından, el-Malikürrahim ve adamlarının yakalanması ve hapsedilmesiyle, Şiî Büveyhî devleti sona erdi.
TUĞRUL BEYE ''RÜKNÜD-DÜNYA VE' D- DİN'' LAKABI VE ''YEMİNÜ EMİRİÜL MÜMİNİN '' ÜNVANI VERİLMESİ
Tuğrul Bey, halîfe el-Kâim Biemmrillah tarafından hilâfet sarayına davet edilmiş, sancaklar, hil’atler verdiği Tuğrul Bey’e kılıç kuşatarak, onu “garbın ve şarkın hükümdarı” ilân etmiş (zilkade 449/1058) ve ona “Ebû Tâlib” künyesi ile “Ruknü’d-dünyâ ve’d-din” lakabı ve “Yemînü Emüri’l-müminin” unvanını vermiştir.
Tuğrul Bey, isyan eden kardeşi İbrahim Yinal’in isyanını bastırılmış ve onu affetmişti (441/1049-50).134 Tuğrul Bey, Fâtımîler ile de irtibata geçerek, tekrar isyan eden İbrahim Yinal ile uğraştığı dönemde,135 harekete geçen el-Besâsîrî, Bağdad’ı ele geçirmiş, hutbeyi Fâtımîler adına çevirmiş, ezanı Şiî tarzında okutmuş, halife Bağdad dışına gönderilmiştir. Tuğrul Bey, kardeşinin isyanını bastırıp tekrar Bağdad’a gelerek, halîfeyi getirtip makamına oturtmuş, üzerine gönderilen orduyla Besâsîrî mağlûp edilip öldürülmüştü.Büyük Selçuklu Devletinin ilk sultanı Tuğrul Bey, Ramazan 455’te (Eylül 1063), 70 yaşında, vefat etti ve Rey’deki türbesine137 defnedildi. Kaynaklarda Sultan Tuğrul’in adaleti ve dindarlığı övülmektedir.
TUĞRUL BEYİN EŞARİLİĞE KARŞI TUTUMU
Tuğrul Bey zamanında mezhepler tarihi ile ilgili önemli olaylardan biri de elEşarî’nin minberlerden lanetlenmesidir. Ebu’l-Hasan el-Eşarî’nin minberlerde lanetlenmesi, 445 (1053) yılında ilan edilmiş ancak el-Kuşeyrî, kendilerinin bu konudaki delillerini sultanın dinlemediğini Bu sürecin Alparslan tahta çıktığında Nizamulmülk tarafından sona erdirildiği,151 on (diğer bir kayda göre on dokuz) yıl sürdüğü kaydedilmektedir.15
Daha sonrasında Danişmend Oğulları’nın kurucusunun babası Türkmen Danişmend (Bilge) Ali Taylu, Harezm ve Maveraünnehir’de (Buhara’da) Selçuklu şehzâdelerine muallimlik yapmıştır. İbn Tağrîberdî’nin (ö. 874/1469) Bu konuyla ilgili verdiği bilgileri aktaran Mikail Bayram’a göre Eşarilerin lanetlenmesi, Tuğrul Bey’in aldığı eğitimin etkisinde kalıp Mu’tezilî bir tutum benimsediğ görüşünü ön plana çıkarmıştır.. Tuğrul Bey, Mu’tezile mezhebi mensuplarının Kur’ân-ı Kerîm’in mahlûk olduğu görüşünü savunmakta ve mezhebî tercihini, Eş’arî ulemâya karşı savunmaktadır.
Tuğrul Bey’in “bana göre Eş’arî bid’atçıdır. Mu’tezile’ye karşı haddini aşmıştır” şeklinde tercüme edilen ifadesi, “Eşarî’nin ortaya koyduğu görüşle Mu’tezile’den daha kötü bir bidatçi olduğu” şeklinde tercüme edilmektedir. Bu ikincisine göre, Tuğrul Bey Mu’tezile’yi de bidatçi saymakta ve Eş’ariler ile aralarında bir mukayese yapmaktadır.
TUĞRUL BEYİN BAĞDATA HANEFİ ALİMİ KADI OLARAK ATAMASI
Ayrıca Tuğrul Bey Mu’tezile karşıtı ve Ehl-i Hadis’e yakın bir Hanefi olan Ebû Abdullah ed-Dâmeğânî’yi (ö. 478/1085),159 Bağdad’da kâdı’l-kudat olarak atamıştır. ed-Dâmeğânî’nin Eşarileri lanetlemeyi tasvib etmeyen, Eş’arilere ta’n edenlerin Ehl-i Sünnet’e t’an etmiş olacağını” ifade eden bir de fetvası vardır.161 edDâmeğânî’nin kayınpederi es-Simnânî (ö. 466/1073) de Hanefî olmakla birlikte aşırı (muğâlî) bir Eşarîdir. Minberlerde el-Eşarî’nin lanetlenmesine Abbasî halifesinin müdahale ettiği, bu dönemde “Abbasi halifeleri Eş’arî savunucuları”166 oldukları tespitleri tartışmaya açıktır. Diğer taraftan onların “Harun Reşid devrinde, Ebû Hanife’nin öğrencisi Ebû Yusuf’u (ö.798) baş kadı tayin ederek Hanefiliği bir manada Resmî mezhep haline getirdikleri ve Selçukluların da Abbasilerin bu mirasını devraldıkları” kaydediliyorsa da durumun öyle olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim Selçuklular Bağdad’a hâkim olduklarından baş kâdî Şafiî İbn Mâkûlâ görevdeydi. Onun vefatından (Zilkade 447/1056) sonra Hanefî olan Ebû Abdullah Muhammed b. Ali el-Dâmeğânî (ö. 478/1085) atanmıştır.
Tuğrul Bey Bağdad’a girdikten bir gün sonra, asker ile halk arasında, çıkan ve çatışmaya dönüşen olaylara Şiilerin oturduğu Kerh mahallesinin sakinleri karışmamışlardı. Ayrıca onlar, Oğuzları himaye etmişlerdir. Bu olaydan sonra Nakîbü’l-Aleviyyîn olan Adnân b. er-Rızâ huzura çağrılmış, vezir Kundurî, sultanın teşekkürlerini bildirmiş, onun ve Kerh mahallesinin muhafazası için asker tahsis edilmiştir.
TUĞRUL BEY BAĞDATTA HUTBELERDE ADI HALİFEYLE BİRLİKTE OKUTULMUŞTUR
Tuğrul Bey’in Bağdad’a gelişiyle birlikte hutbelerde adı halifeyle birlikte okunmuştur. Ezanlardaki Şiî alameti kaldırılmış, Sünnî şairler Kerh mahallesine geçip sahabeyi öven şiirler okumuşlardı. Halifenin........
© Akasyam
