Anadolu Selçuklu Dönemi Dini Ve Tasavvufi Yapı
Prof.Dr. Veyis Değirmençayın önemli bir doktara çalışması olarak bilinen 2023 yılında Yazma eserler kurumu tarafından yayınlanan Sultan Veledin Rebâbnâmesi, manzum olarak Türkçeye çevirdiği bu çalışmada Veledin yaşadığı Anadolu selçuklu dönemi dini ve tasavvufi yaşantı hakkındaki açıklamaları verdiği bilgiler çok önemli..
Bu sebeble önemli gördüğüm bazı notlarımı paylaşma gereği duydum. Hocanın bu pratik ve öz çalışması o dönem hakkında bize çok güzel bir perspektif açısı sunuyor. Her Müslüman Türk gencinin istifadesine sunuyorum.
Bir kenara not etmesi dileğimle. Anadoludaki Selçuklu Türklüğü ve irfanı hakkında Bu çalışma, bir giriş ve iki bölümden oluşmakta.
Veyis Hoca XIII. yüzyıl ile XIV. yüzyılın başlarında Anadolu’ya kısaca göz atmak gerektiğini, girişte; Sultan Veled’in yaşadığı çağda Anadolu’da siyasî, iktisadî, sosyal ve kültürel durum, din ve dinî hayat ile ilim, dil ve edebiyat hakkında önemli bilgiler veriyor...
CUMHURBAŞKANI RECEB TAYYİB ERDOĞANIN ESERİ TAKDİMİ
Bizler, Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve Cumhuriyet’e kadar büyük devletler kuran bir milletiz. Bu büyük devlet geleneğinin arkasında büyük bir medeniyet ve kültür tasavvuru yatmaktadır.
İlk insandan günümüze kadar gök kubbe altında gelişen her değer, hakikatin farklı bir tezahürü olarak bizim için muteber olmuştur. İslam ve Türk tarihinden süzülüp gelen kültürel birikim bizim için büyük bir zenginlik kaynağıdır. Bilgiye, hikmete, irfana dayanan medeniyet değerlerimiz tarih boyunca sevgiyi, hoşgörüyü, adaleti, kardeşlik ve dayanışmayı ön planda tutmuştur.
Gelecek nesillere karşı en büyük sorumluluğumuz, insan ve âlem tasavvurumuzun temel bileşenlerini oluşturan bu eşsiz mirasın etkin bir şekilde aktarılmasını sağlamaktır. Bugünkü ve yarınki nesillerimizin gelişimi, geçmişimizden devraldığımız büyük kültür ve medeniyet mirasının daha iyi idrak edilmesine ve sahiplenilmesine bağlıdır.
XIII. XIV YÜZYILINDA ANADOLU'DA SOSYAL VE KÜLTÜREL YAŞAM
Anadolu, siyasî ve iktisadî durum, sosyal ve kültürel yaşam, din ve dinî hayat ile dil, ilim ve edebiyat açısından I. Alâeddin Keykubad dönemi hariç, en karışık ve en çalkantılı devrini yaşamaktadır
Siyasî Durum
Anadolu Selçuklu hükümdarı I. İzzeddin Keykâvus’un 1220’de ölümünden sonra kardeşi I. Alâeddin Keykubad (1220-1237) tahta çıkar. Selçuklu sultanları arasında çok seçkin bir mevkiye sahip olan, devrinde Anadolu’nun çok mamur ve müreffeh olduğu ve ileri bir medeniyet seviyesine eriştiği I. Alâeddin Keykubad zamanında Moğollar, dünyayı altüst etmeye başlarlar. Bunun üzerine ileri görüşlü sultan, önce Konya, Kayseri ve Sivas olmak üzere birçok şehri muhteşem surlarla ve kalelerle teçhiz ederek müdafaaya hazırlanır. Güneyde Kolonoros Kalesi’ni fetheder ve orada Alâiye şehrini kurar ve ayrıca bir tersane de vücuda getirir. Kilikya Ermeni Krallığı’nı üç taraftan gönderdiği ordularla sıkıştırır, küçültür ve vergiye bağlar. Fethettiği İçel bölgesine Türkmenleri yerleştirir. Ermenistan seferinden sonra faaliyetlerini doğuya kaydırarak Eyyûbî-Artuklu ittifak kuvvetlerini mağlup eder ve Hısn-ı Mansûr, Kâhta ve Çemişgezek kalelerini alır. 1228’de Erzincan'ı da ilhak ederek Mengücükler Devleti’ne son verir. Trabzon Komnenosları üzerine sefere çıkar ve onları vergiye bağlar.1
ANADOLU'DA MOĞOL TEHLİKESİNİ EN İYİ GÖREN İKİ HÜKÜMDAR
Moğol tehlikesini devrin hükümdarları arasında en iyi gören ve tedbir alan I. Alâeddin Keykubad, Celâleddin Harizmşah ile dostluk ve ittifakın önemini takdir ederek, ona aynı din ve milletten olduklarını, İslam’ın kaderi tarihi sorumlulukları olduğunu bildirerek anlaşmak ister.
Ancak Harizm hükümdarı bunu reddeder ve iki Türk sultanı, Erzincan-Sivas arasında Yassıçimen’de 1230 yılında karşılaşırlar. Neticede Harizm ordusu yenilgiye uğrar. Bu arada Erzurum meliki Cihanşah da ortadan kaldırılır. I. Alâeddin Keykubad, 1232’de Gürcistan’a sefer düzenler ve kraliçeyi tabiiyeti ne alır.
Moğol hükümdarı Oktay Kaan’a elçi göndererek anlaşma yapar ve böylece Moğol tehlikesini uzaklaştırmış olur. Suriye Eyyûbileri ve Diyarba-kır Artukluları onu metbu olarak tanırlar. Döneminde Anadolu’nun siyasî, iktisadî ve kültürel açıdan en yüksek seviyesine çıkmış olduğu I. Alâeddin Keykubad, ne yazık ki 1237 yılında vefat eder.
II. GIYASETTİN KEYHÜSREV DÖNEMİ
1. Alâeddin Keykubad’ın henüz genç yaşta ölmesinden sonra, yerine iktidarsız ve düşük vasıflara sahip oğlu II. Gıyâseddin Keyhüsrev (1237-1246) geçer. II. Keyhüsrev devri, Anadolu Selçuklu Devleti’nin iç ve dış savaşlar nedeniyle zayıflama ve çökme devri olur.
Bu dönemde Sadeddin Köpek adlı bir emirin kışkırtması ile tecrübeli bazı devlet adamları öldürülmüş veya bu felaketten korkan birçok emir Eyyûbîler’e sığınmıştır. Bu arada 1241 yılın-da Baba İshak adlı bir derviş, Türkmenler arasında birçok taraftar bularak büyük bir isyan çıkartır ve Malatya, Tokat ve Amasya çevresini istila eder. Neticede bu isyan güçlükle bastırılır ve Baba İshak yakalanarak idam edilir. Babaî hareketiyle Selçuklu Devleti’nin ne kadar zayıf bir duruma düştüğü meydana çıkınca, Moğollar’ın istilası başlar.
ANADOLUDA MOĞOL İSTİLALARI
Baycu Noyan komutasındaki Moğol ordusu, Anadolu üzerine yürüyerek Erzurum’u alır ve arkasından 1243 yılında Selçuklu ordusunu Kösedağ’da ezici bir yenilgiye uğratır ve Anadolu’yu kısmen istila eder. Selçuklular, her yıl vergi vererek Baycu No-yan ile barış yapmışlarsa da devlet ve devlet yönetimi, Moğollar’a bağlı ve onların idaresinde bir sömürge haline gelir.2
II. Keyhüsrev’in 1246’da ölümünden sonra üç şehzâde, II. İzzeddin Keykâvus (1246-1249 ve 1257-1259), IV. Kılıç Arslan ve II. Alâeddin Keykubad (müştereken 1249-1257) ve II. Keykâvus ile IV. Kılıç Arslan (müştereken 1257-1266) adına, muhteris devlet adamlarının rekabet ve entrikaları, Moğol müdahalelerine ve askeri işgallere, bunun yanında vergi taleplerine zemin hazırlar. Saltanat mücadeleleri, Muîneddin Süleyman’ın zaferiyle 1261’de kısmen sona erer.
MUİNEDDİN PERVANE DÖNEMİ
Moğollar’ı iyi idare eden ve onlara sırtını dayayan bu devlet adamı, bir sükûn ve istikrar devri tesis eder. Bu devir, bazı kaynaklarda Muîneddin Pervâne devri adıyla anılır ve 1277 yılına kadar sürer. Bununla beraber Anadolu Türkleri, putperest Moğol hâkimiyetini daima ağır bulmuş ve kurtulma yolları aramıştır. Bunun ne-ticesi olarak Türk Memlukleri sultanı Baybars, Anadolu’ya davet edilir ve 1277’de Kayseri’de Selçuklu tahtına oturtulur. Ancak Memluk sultanı da kısa bir müddet kaldıktan sonra, Selçukluları yalnız bırakarak ülkesine geri döner.1Aynı yıl İran Moğol hükümdarı İlhan Abaka, Anadolu’ya girer, çok sayıda insanı öldürür, ülkeyi yağmalar ve Muîneddin Süleyman’ı idam ettirir. Her ne kadar Selçuklu hanedanı 1308’e kadar sürmüş ise de Muîneddin Süleyman’ın ölümünden sonra, ülkenin fiili yönetimi artık Moğol vali ve komutanlarınca yürütülür.
SELÇUKLU DEVLETİ 1277 YE KADAR SÜRMÜŞTÜR
Memluk sultanı Baybars’ın gelişi ve onu takip eden buhrandan faydalanan Karamanoğulları da, 1262 yılında Konya’yı işgal ederek yağmalarlar. Ancak bir müddet sonra Konya’dan çıkartılırlar. Genel vasıfları ile Anadolu Selçuklu Devleti, 1277’ye kadar sürmüş, fakat bu tarihte başlayan Moğol işgal ve idaresi, siyasî olduğu kadar, ekonomik ve sosyal buhranlara ve kültürel çöküntüye de sebep olmuştur.
Bu devrin Anadolu Selçuklu sultanları olan III. Keyhüsrev (1266-1283), II. Mesud(1283-1298 ve 1303-1308) ve III. Keykubad (1298-1302) iktidarsız ve Moğollar’ın aleti durumundadırlar. Moğol genel valileri arasında Timurtaş Noyan (1316-1327) zamanı, iyi idaresi ve adaletiyle, nisbî bir huzur ve sükûnu temsil eder. Fakat onun da isyan ederek 1328’de ayaklanıp Mısır’a kaçmasıyla, bu dönem sona erer ve karışıklıklar ve buhran dönemi tekrar başlamış olur.2
ANADOLUDA BEYLİKLERİN ORTAYA ÇIKMAYA BAŞLAMASI
Selçuklu Devleti, Moğol hâkimiyeti ve diğer dâhilî şartlar altında parçalanıp yok olma durumuna gelirken, diğer taraftan da Anadolu’da küçük büyük Türk beylikleri ortaya çıkmaktaydı. Bu beyliklerin en eskisi ve en güçlüsü, I. Alâeddin Keykubad zamanında teşekkül eden, Ermenek ve Larende havalİsinde hüküm süren Karamanoğulları’dır. XIII. asrın ikinci yarısından sonra oluşan bir başka beylik de Kütahya ve havalisinde hüküm süren Germiyano-ğulları’dır.
Aynı asrın sonlarına doğru teşekkül eden diğer beyliklerden bazıları da Aydın’da Aydınoğulları, Denizli’de İnançoğulları, Manisa’da Saruhanoğul-ları, Balıkesir’de Karasioğulları, Muğla ve havalisinde Menteşeoğulları, Antalyave civarında Hamidoğulları, Beyşehir havalisinde Eşrefoğulları, Kastamonucivarında Candaroğulları ve Bilecik ve havalisinde Osmanlı Beyliği’dir.
Neticede Moğol istilasından sonra bir türlü doğrulamayan Anadolu........
© Akasyam
