Çizimler ve yazılarla bir İstanbul öyküsü
İstanbul'u karış karış gezen, her bir köşesine ayak izini bırakan, izlenimlerini çizgilere ve yazılara döken bir yazar ve mimardır Ertuğ Uçar. Son kitabı İstanbulin'in de varlık sebebidir bu uğraş.
İstanbulin okuyacaksanız onun öncelikle 'bir ilk çalışma' olduğunu anlamamız gerekir.
Uçar'a sorularımı yöneltirken onun yazar mı, çizer mi yoksa mimar kişiliğine öncelik vereyim bilemedim. Ortaya sahiden de 'ortaya karışık' bir söyleşi çıktı...
ESKİ DÜNYANIN ORTASINDA BİR METROPOL
İstanbul hızla örselenen bir şehir. Farklı kültürlerin kuşatmasına da uğruyor. Öncelikle bu konularda düşüncenizi öğrenmek isterim...
Dediklerinizde doğruluk payı tabii ki var. Ancak İstanbul’un şu özelliğini göz ardı etmemek lazım. Bizlere ortaokullarda öğretildiği gibi doğu ile batı arasında bir köprü burası. Eski dünyanın ortasında. Bu yüzden de olup bitenden hızlı etkileniyor; konumu çok kırılgan. İnsanlar, hatta kuşlar ve balıklar tarihin beşiği bu üç kıtada yer değiştirmeye karar verdiğinde, öyle veya böyle yolu İstanbul’dan geçiyor. Nerde kapı açık kalsa cereyanı İstanbul’da hissediyoruz. Evet, İstanbul 2010’lardan sonra korkunç bir hızla değişti. Ama İstanbul ellilerde veya 19. asır sonunda veya 15. asırda da çok hızlı değişiyordu. Doğu ve batıdan sayısız milletin seferler düzenlediği, Vikinglerden Perslere, Moğollardan Araplara, her din, ırk ve renkten millet İstanbul’a sahip olmak istemiş, hâlâ da istiyor. Eskiden toplarla surları döverlermiş. Bugünse büyük arazileri, sahil bantlarını satın almak, ev sahibi olmak, firmalarının merkezlerini buraya taşımak istiyorlar.
Son yıllardaki durumu için ne söylersiniz?
2000’lerden bu yana ya evim ya işim Taksim-Galata bölgesinde oldu. Beyoğlu’nun son 30 yılını canlı gördüm. 2013 Gezi olayları ve sonrasındaki ortamla, 2016 İstiklal saldırısıyla falan İstiklal’deki sanat galerileri taşınıp gitmişti. 2017 Eylül’ünde bizim tasarladığımız Yapı Kredi Kültür Sanat açıldı. Galeri Nev İstanbul’un kurucusu Haldun Dostoğlu bir toplantıda şöyle demişti bana: Bu binanın açılışıyla biz de İstiklal’e geri dönmeye karar verdik. Bir kıvılcım yeter Beyoğlu için veya İstanbul için. Üç km çap içinde her günü etkinliklerle dolu onlarca müze, kültür sanat merkezi, yüzlerce galeri var.
Bu şehrin derinliklerinde yaratıcı bir güç kaynar durur. İstanbul’da yaratıcı güç galip gelir, çünkü burası ilham verici, kışkırtıcı bir yer.
Bu şehre siz de sonradan geldiniz ve çok sevdiniz. Bir tercih mümkün olsaydı onun hangi dönemini yaşıyor olmak isterdiniz?
Kitapta da yazdığım Boğaziçi medeniyeti döneminde olmak isterdim. Yalıları, kayıkhaneleri, yalıdan yalıya ziyaretleri, bir yandan İstanbul çökerken ve Osmanlı yok olurken paşa ailelerinin, üst düzey memurların Boğazın uzak mehtaplı köşelerinde sürdükleri bu hüzünlü ama bir yandan da şaşaalı elli yılı merak ediyorum.
İSTANBUL'UN SAHİBİ BİZİZ
Siz aynı zamanda önemli bir mimarsınız. kanal İstanbul ısrarı için düşünceniz nedir?
İstanbul’un sahibi biziz. Burada yaşayanlar. Hatta İstanbul üzerinde Karadenize kıyısı olan ülkelerin, burada merkezi olan dinlerin dünyadaki mensuplarının, buradan göç etmek zorunda olanların ve buraya göç edenlerin de hakkı var. İstanbul eğer Türkiye’nin lokomotifiyse Kars’ta, Hatay’da yaşayanların da bu şehir üzerinde hakları var. Geçici olarak görevde olan kamusal ve yerel idareler ve yöneticileri hak sahiplerinin itiraz ettiği hiçbir hareketi onların hilafına gerçekleştirmemeli. Bizler, şehir hakkının ne olduğunu öğrenmeli ve bu hakkı kullanmanın yolları üzerine kafa yormalı ve emek harcamalıyız. Aslında 19 Mart’tan bu yana gerçekleşen protestolar, bu hakkı savunmayı ve bu hakkı savunmak için şehri kullanmayı öğrenmeye başladığımızı gösteriyor. Kanal İstanbul’u konuşmaya bile gerek yok. Mahsurlarının ne olduğunu hukukçulardan jeologlara, şehircilerden askerlere sayısız uzman dile getirdi. Uzun uzun burada tekrar anlatmayayım. Yapılmamalı. Hükümet tüm itirazlara karşın bu konuyu kenarından köşesinden hala zorluyor olabilir, ancak ne kadar zorlasalar da ben inşa edemeyeceklerini düşünüyorum.
İstanbul şehirleşme yağmasına........
© 9 Eylül Gazetesi
