menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bu felaketler çağı en iyi bilim kurgu ile anlatılır

13 1
12.08.2025

Önce, alıştıra alıştıra mevsimlerin ilkokulda bize öğretilen bilindik döngüsü değişti. İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış, her zamanki aylarının dışına kaydı. Yılın büyük bölümü yağışsız ve bunaltıcı sıcaklarla geçer oldu. Göllerimiz, nehirlerimiz kurumaya başladı. Sadece bizde mi? Dünyanın dördüncü büyük gölü Aral bile eski turistik kataloglarda kaldı. Tüm bu felaket haberlerine orman yangınları ve tarım için açılan suyu çekilmiş artezyen kuyuları eklendi. Artık her sabah yurdun bir yöresinde aniden başlayan orman yangınıyla uyanır olduk. Kimse farkında değil, kimi sebze ve meyveler pazar tezgahlarından sessiz ve sakin çekiliyor. Belki on yıl geçmeden yediğimiz birçok sebze ve meyve, Aral Gölü gibi fotoğraflarda kalacak..
Kısacası dünya, belki insan türünün yaptıklarının bir diyeti, belki de doğal döngüsü gereği, korkunç bir susuzluk ve çölleşme tehdidiyle karşı karşıya.
Sadece bunlar değil elbette. Tek kutuplu dünyada siyaset de bilim kurgu romanlarında öngörüldüğü üzere zamanla küresel bir diktatoryaya evrilecek. Sanırım o gücün sahibi de sınısız teknolojiye ve yapay zekaya hükmeden güçler olacak.

YEPYENİ BİR UMUT ARAYIŞI

Özgür Mumcu ikinci romanı Dünyalılar'da ayarı bozulan gezegenimizi ve o gezegende endişeli gözlerle izlediğimiz distopik ahvali, heyecanı ve gerilimi bol bir öyküyle ele alıyor.
Mumcu, 2016 yılında yayımlanan ve fantastik ögeler barındıran ilk romanı Barış Makinesi'nde olaylar ikinci sanayi devrimi yıllarında geçiyordu. "Yepyeni bir umut arayışı" olarak da okunabilecek roman, insanları kötülük ve kıyımdan uzak tutacak makine ile kalıcı bir dünya barışının mümkün olup olamayacağını sorguluyordu. Proje başarılı olursa, aristokrasi ve her türlü tiranlık tarihe karışacak, insan kendisinin efendisi olacaktı.

FELAKETİN EŞİĞİNDE BİR DÜNYA VE DÜNYALILAR

Mumcu'nun ikinci romanı Dünyalılar, ilk romanı gibi fantastik özellikler barındırsa da daha çok bilim kurgu öyküsüyle harmanlanmış bir distopya. Felaketin eşiğine gelmiş dünyanın bir tasviri.
Gezegenin dört bir yanında uluslar, halklar türlü sorunlarla boğuşurken, hızla dünyamıza yaklaşan bir uzay gemisinde ırklarının kurtuluş umutlarını bizim gezegenimize saklayan uzaylıların dünyalılarla ilk teması nasıl olacaktır?..
Ancak Dünyayılar'ın anlattığı, gezegenimize inen Uzaylılarla bizim aramızda yaşanması olası savaş ya da çatışma değil, tam böyle bir ortamı kullanarak ortaya çıkan ve dünyanın güç dengeleri arasında yaşanan bir komplo.
Bu komplo, mafyası, küresel kapitalisti, dünyanın gidişatına yön veren seçkin yöneticileri ve sermaye sahipleri ve sapkın tarikatçıları arasında yaşanıyor. Dünyalılar'ın kahramanları, bu distopik ortamda dünyanın alıştığımız düzenine kavuşması için kıyasıya bir mücadele veriyorlar.
kendisini zirveye taşıyabilecek NBA kariyerini Amazon yerlilerinin bekası uğruna feda etmiş antropolog Can Yaban, ona bu amaç doğrultusunda eşlik eden biyoakustik uzmanı sevgilisi Karla Silva, diplomat İzzet Derman, istihbaratçı Konuralp Sarpkaya, Silikon Vadisi’nden Nathan Sterling
ile yeni çağın karizmatik kâhini Alice Collins, bu çatışmanın taraflarını oluşturuyorlar.
Özgür Mumcu ile söyleşirken hem ikinci romanı Dünyalılar'a hem de gezegenin ve insanın geleceğine dair sorularımın cevaplarını almaya çalıştım...

Bilim kurguyu bir kaçış edebiyatı olarak değerlendirenlerden ya da benimseyenlerden değilim. Aksine çağın hissettirdiklerinin en iyi böyle aktarılabileceğini düşünüyorum. Geleceğin toplumunu tasarlamaya çalışmak, bu gelecek yakın bile olsa, belki maruz kaldığımız andan kaçmamıza yarıyor. Ama diğer yandan günümüzün toplumsal, kültürel, ekonomik dinamiklerini de iyi takip etmeyi gerektiriyor. Bu dinamiklerin nereye evrilebileceğini kestiren, tartışan metinler için bilim........

© 9 Eylül Gazetesi