menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Amerikan Gıda Emperyalizminin oyununu bozan bilimci Osman Nuri Koçtürk'ü anımsamak

9 13
04.03.2025

Günümüzde Amerikan emperyalizmi giderek gerileme sürecine girmiş bulunuyor. Kimilerinin hala özlediği Amerika yok artık .

Bununla birlikte emperyalizminin kültürel boyutu dikkate alınacak düzeyde devam ediyor.

Bu bağlamda önce geçmişe ve günümüze bakmakta yarar var.

Bu yazımda yeni tuzaklara düşmemek için geçmişte zeytinyağı ile gıda temelinde kültürel emperyalizm arasındaki bağlantı konusunu anımsatmak istiyorum.

Zeytinyağının önemini bugün herkes biliyor. Ancak biraz geriye gidelim. Bir zamanlar zeytinyağı neredeyse dışlanmış, beslenmede katılaştırılmış yağlar egemen kılınmıştı.

Ve “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem aman…” türküsü bu topraklarda söylenir olmuştu.

Elbette bu türkümüzün de bir öyküsü var. Bu öykü, yirminci yüzyılın başat emperyalizmi olan Amerikan emperyalizminin türkülerimize bile nasıl müdahale ettiğini gösteriyordu.

Amerikan Emperyalizmi Türkülere Nasıl Girdi?

Süreç, ağırlıklı olarak İkinci Paylaşım Savaşı’nın sonlanmasıyla başlatıldı. İki kutuplu dünyanın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Sovyetler Birliği tarafından oluşturulmasıyla Türkiye, ABD’nin egemenliği altında bırakıldı.

Emperyalizm için önce kafaların yıkanması gerekiyordu. Bu bağlamda emperyalizmin ekonomik ayağı olan liberal-kapitalizmin kitlelerce benimsetilmesine gereksinme vardı.

Kafalar “nasıl doğadaki yasalar, genelde her yerde geçerli ise; tarihi, toplumu ve onlara egemen olan yasalar da doğa yasaları gibi genel geçerdir.” şeklinde yıkandı.

Ve bu felsefi yaklaşım, eş zamanlı olarak ekonomide de tek ve biricik gerçeğin liberal-kapitalist bir düzen olduğunu, evrenselci bir söylem olarak ortaya çıkardı ve dayattı.

Bu dönüştürmede, özellikle ABD ve Britanya’daki kimi düşünürler (!) önemli rol oynadılar. Arkalarındaki tekelci firmaların desteğiyle bu ideolojilerini yaygınlaştırmak için vakıf, enstitü ve iletişim ağı kurdular.

Kimi bilim adamlarını, yazarlarını ve siyasetçilerini fonladılar.

Bu ideolojik çalışmalarla liberal-kapitalizm, büyük bir kesim tarafından normal ve doğal bir sürecin parçası olarak kabul edildi.........

© 12punto