30 Ağustos, vazife namusu ve emperyalizmle mücadele
Yıl, 1922. Aylardan Ağustos. Türk Milleti’nin ateşi ve ihaneti gördüğü günler…
Kurtuluş Savaşı’nda, işgalci düşmana karşı son ve kesin darbenin vurulacağı Büyük Taarruz öncesinde, Ankara’da, Gazi Meclis’te, Mustafa Kemal Paşa karşıtları da boş durmamaktadır. Meclis’teki muhalifler, orduda düzenin bozulduğu, askerin kıpırdayacak halde olmadığı yönünde propaganda yapmaktadır.
Büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk; muhaliflerinin bu propagandalarını da düşmana karşı başarıyla kullanır. Bu propagandaların, taarruz planının düşmandan gizlenmesinde yardımcı olduğunu söyler yakın çevresine. Dahası, Büyük Taarruz öncesinde Fethi (Okyar) Bey Londra’ya gönderilir, hem diplomatik yollar bir kez daha denensin hem de zaman kazanılsın diye. Ancak İngiliz başbakanı Lloyd George, ona randevu vermez. Mustafa Kemal Paşa, Batılı büyük devletlerin araya girmesini önlemek için, büyük askeri başarıları bile önemsiz muharebeler olarak göstermeyi tercih etmektedir. 26 Ağustos – 9 Eylül arasındaki dönemi, Büyük Zafer’den ve İzmir’in kurtuluşundan sonra, 4 Ekim 1922’de Gazi Meclis’te ayrıntılarıyla anlatacaktır.
Taarruz planı, yıldırım bir baskın yaparak düşman ordusunu olduğu yerde ezmek üzerine kuruludur,düşmanı kaçırtmak, geriletmek, püskürtmek, geri çekilmeye zorlamak üzerine değil. Kocatepe cepheye öylesine yakındır ki, Atatürk’ün deyimiyle, harekâtı gözlemek ve yönetmek için dürbüne gerek yoktur.
Büyük Taarruz’da ordumuzun sol kanadı biraz aksamıştır. Ve tepeyi alacağı sözünü vermesine karşın, yarım saat geciken, yani sözünü zamanında yerine getiremeyen 57. Tümen Komutanı Albay Reşat Bey, sözünü tutamadığı için, tabancasıyla intihar etmiştir. O yaşamına son verdiği sırada askerleri, Çiğiltepe’yi ele geçirmişlerdir. Çiğiltepe; milli kahraman, namus timsali Albay Reşat Bey’in soyadı olacaktır, Soyadı Kanunu’nun kabulünden sonra.
Albay Reşat, vazife........
© 12punto
