Adına ‘Türkiyeli’, ‘Türkiyelilik’ denen ve üst kimlik bu söylem olsun tarzı yaklaşımlar son dönemde çokça dillendirilmeye başladı. Yaşanan süreçlerin de etkisiyle alan bulan, daha ‘uzlaşmacı’ daha ‘kapsayıcı’ ve ‘barış’a hizmet eden bir kavram olarak nitelendirilen ‘Türkiyelilik’, bu coğrafyanın harcının bozulmasının, temel direklerinin sarsılmasının önünü açacaktır. Sonu felakettir!

Fransa’da katıldığı etkinlikte Fransa vatandaşı avukata ‘Fransalı Avukat’ demeyip ‘Fransız Avukat’ diyen, ama sıra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı avukata gelince ‘Türk Avukat’ yerine ‘Türkiyeli Avukat’ diyen Baro Başkanı gibi ‘aydınlar’ da var.Buldukları ilk fırsatta Anayasamızın değişmesi teklif dahi edilemeyecek ilk 4 maddesine ‘yumuşak dokunuşlar’ın yapılması önerisinde de bulunmaktadırlar.

Türk’ün ne olduğunu bilmedikleri için mi bu söylemleri? Millet olmak için devlet kurmak, kendi diline sahip olmak ve yaşadığı toprağa ismini vermek gerekir, bilmiyorlar mı? Çok iyi biliyorlar!..
'Türkiyelilik' söylemindeki esas kasıt Türk'lük... Bir aşamadır bu onlar için. Kurucuyu geri plana atma, ulusal devleti yıpratma çabalarıdır. İmkân buldukları her anda ‘Türkiyeli, ‘yerli’ gibi kavramlar kullanmaktadırlar. Türk milleti demekten imtina edip ‘Türkiye toplumu’ ya da ‘Türkiyeliler’, Türk edebiyatı’ yerine ‘Yerli edebiyat’, ‘Türk sineması’ yerine ‘Türkiye Sineması’, Türk şiiri yerine ‘Türkçe şiir’ gibi tabirler ortaya atmaktadırlar. Sayın Kaboğlu’nun ‘Türkiyeli Avukatlar’ tabiri de bu furyaya yeni bir eklemedir. Literatüre katkısı(!) için teşekkür bekliyor mudur?

YALNIZCA BİR IRKIN ADI........

© 12punto