menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Diyanet'in hutbesi devletin dini

17 1
18.08.2025

Diyanet kurulurken geride kalan bir saltanat rejimi ve o rejime rengini veren dinamiklerden biri olan egemen dini yapının baskın gücü vardı. Zaten egemenler için din, siyasal müdahale araçlarından biri olmamış mıdır hep? Sıffın’da mızrakların ucuna takılan Kur’an sayfaları, bu gerçekliğin en çarpıcı sahnelerinden biridir; düşünün Ali’nin karşısına Muaviye Kur’an ile çıkıyor. Bundan ötesi için edilecek söz kalmış mıdır?

Biz dönelim Diyanet’e. O günün şartlarında pek çok sebepten ötürü böyle bir kurumun varlık sahasında yer bulabildiğini biliyoruz. Lakin ilerleyen yıllarda devlete ana omurgasını verecek olan husus iyiden iyiye kendini belli edecektir: O da laiklik. İlk olarak 1928 yılında “Türkiye Devletin dini İslam’dır” hükmü Anayasa’dan çıkarılır. İlerleyen yıllarda Anayasa’ya laiklik ilkesi eklenir. Bugünkü Anayasa’da da değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen ilkelerden biridir Laiklik.

Diyanet laikliğe aykırı mı peki? Bu haliyle aykırı olduğunu ilk elden söyleyebiliriz sanırım. Zira laiklik kabaca devletin bütün dinlere eşit mesafede bulunmasıdır. Gelinen aşamada bırakın mesafeyi devletin hutbe okuttuğu bir gerçeklikle karşı karşıyayız.

Devletin dini yok ama hutbesi var! Üstelik o hutbelerde Allah’ın kanunlarına karşı gelmeyin minvalinde sözler de duyabiliyoruz. Peki, Diyanet böyle söylemese Müslümanlar bunun böyle olduğunu bilmiyor mu? O halde zaten bilinen bir durumu neden hutbe seviyesinde dile getiriyor Diyanet? Bu soruların bir yanıtı olmalı sanırım.

Bülent Arınç, Diyanet ile ilgili son açıklamasında, Diyanet eğer “Anlattığım miras sistemi bugünkü Medeni Kanun’da yer alan miras sisteminden çok daha iyidir. Bu........

© 12punto