İlahi Adalet
Bazı olaylar, bazı konuşmalar vardır insanın yüreğinde öyle derin izler bırakır ki, zaman geçse de insanlar değişse de konular unutulsa da o izler hep orada kalır. Sanki bir gölge gibi peşinden gelir. Sanki o özelde yaşanan şey neyse tüm dünya biliyormuş gibi insanı huzursuz eder. Hele ki yaşanan şey bir haksızlık ise ve masum olanın başına geldiyse, hele ki haklı olan sustuysa, işte o zaman bu acı daha da katmerlenir. İnsan sadece zihinsel değil, ruhsal ve bedensel olarak da yorgun düşer. Güvendiği zemin sarsılır, kelimeler anlamını yitirir, bazen susmak bile yara olur. O olayı, konuyu, sözü hatırlamak istemez, hatırlatacak her şeyden uzaklaşır.
Nasıl bu kadar eminim derseniz, hayatımda böyle anlarım oldu… Yaşattığı duyguyu biliyorum.
İster iş hayatında olsun ister özel yaşamda…
Haksızlık, nerede ve kim tarafından yapılırsa yapılsın, insanın içindeki adalet duygusunu kanatır. Hele ki bu haksızlık bir insanın hayat yolunu, kaderini değiştirecek kadar büyükse, artık sadece bireysel değil, evrensel bir mesele haline gelir. Çünkü adalet yalnızca mahkeme salonlarında aranmaz. İnsan kalbinin de bir terazisi vardır.
İşte o terazinin adı vicdandır.
Vicdan, insanın içindeki en sessiz ama en güçlü sestir. Ne başkasının alkışına ihtiyaç duyar ne de dış dünyanın onayına. O, insan başını yastığa koyduğunda konuşur. Kalabalıklar içinde sessizce haykırır. Ve en çok da........
© 10 Haber
