menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Görünene aldanmak: Dişilik mi, kişilik mi?

23 0
24.06.2025

Nihal Candan öldü.

Kısa, sert, soğuk. Bu cümleyi kurarken tarifsiz bir sızı hissediyorum yüreğimde. Ölüm, yalnızca bir hayatın sonu değil; bazen de görülmeyen bir hikâyenin çığlığı olabiliyor. Sessizce büyüyen, önce ilgi duyulan sonra anlaşılmayan ve en sonunda da dışlanan bir hikâyenin…

Candan kardeşleri tanımıyordum. Yani gerçekten tanımıyordum. Çoğumuz gibi ben de onları basından, televizyon ekranlarından, konuk oldukları programlardan, sosyal medyadaki gündemlerden tanıdım. Magazin haberleri, iddialı paylaşımlar, stil yarışmaları, göz kamaştırıcı kıyafetler, delice harcanan paralar, çarpıcı açıklamalar… Hepimizin gözünün önünden bir şekilde geçtiler. Hiç ilgilenmiyorum diyenlerin bile gizli gizli haberlerini takip ettiklerinden eminim. Ve ben dahil hepimiz onları bize gösterilen yüzleri ile tanıdık. Etiketledik. Yargıladık. Küçümsedik. Ya da abartılı şekilde övdük.

Her şeyi yaptık ama bir şeyi yapmadık: Anlamaya çalışmadık.

İtiraf etmeliyim; onların yaşam tarzı, hayatı algılayış biçimleri bana hep uzak geldi. Belki abartılı, belki yapay, belki kırılgan, belki saçma, belki delice, belki de sadece bir roldü. Doğrusu magazinde kendilerine atanan yeri korumak için ben rol yaptıklarına inananlardanım. Bu duygum, Nihal Candan’ın trajik ölümüyle birlikte yerini başka bir şeye bıraktı: Derin bir hüzne. Sessiz bir utanca.

Zira genç bir kadın, gürültülü, kalabalık ve renkli bir dünyanın ortasında, yavaş yavaş eriyerek, sessizce, belki de isteyerek aramızdan ayrıldı. Parlak dünyasındaki gibi ışıklarda uyusun.

Parlaklık görüntüydü, gerçek gölgede kaldı

Toplum olarak dış görünüşe, gösterişe, zayıflığa,........

© 10 Haber