Avrupa Birliği ile Türkiye’nin yeni ilişki dinamiği: güvenlik
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Gayrı 8 Mayıs’taki Resmi Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları toplantısında AB Dış ve Güvenlik Politikaları Sorumlusu Kaja Kallas (solda) ve ev sahibi Polonya Dışişleri Bakanı Radosław Sikorski ile görünüyor. (Foto: X/Dışişleri)
Avrupa Parlamentosu 7 Mayıs’ta Strasburg’daki oturumunda Türkiye raportörü Nacho Sánchez Amor’un raporunu oy çokluğu ile onayladı. Rapor esasında 2018 yılından bu yana benzer şeyleri söylüyor. Türkiye’nin terör yasası, polis teşkilatının Avrupalı makamlar ile uyumlu çalışmaması, ifade özgürlüğü ve siyasi tutuklamalar nedeniyle demokratik standartlarının çok düştüğünün altını çizen rapor bu şartlar altında Türkiye’nin değil Avrupa Birliği üyesi olmasının, müzakerelerin bile söz konusu olamayacağını söylüyor.
Dışişleri karara sert tepki gösterdi; özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son KKTC ziyaretini işgalcilikle ilintileyen kısımlarına.
Karar kuşkusuz önemli bir uyarı ancak ne yeni bir durum ne de bağlayıcı. Avrupalı siyasiler ve bürokratlar dünyada güvenlik önceliklerinin öne çıktığı şu dönemde bile bu durumdaki bir Türkiye’yi aralarında görmek istemiyorlar. Ama durum kimi medya mecralarında yazıldığı gibi Türkiye-AB ilişkilerinin tamamen koptuğu anlamına gelmiyor. Çünkü, özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden Beyaz Saray’a taşınması ile Türkiye’nin başta Avrupa olmak üzere tüm dünya ile yeni bir ilişki dinamiği var.
Eğer ilişkiler gerçekten tamamen kopuyor olsaydı, raporun onaylanmasının ertesi günü, 8 Mayıs’ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, üst düzey bir heyet ile Avrupa Birliği Gayrı Resmi Dışişleri Bakanları Toplantısına (Gymnich) katılmak için dönem başkanı Polonya’nın başkenti Varşova’ya davet edilmezdi.
Fidan’ın bu toplantıya çağırılmasının birkaç önemli nedeni var. Öncelikle AB olası bir Ukrayna Rusya barışında Vladimir Putin’in Rusya’sı karşısında başka bir barış gücü askeri görmektense Türk askerini görmek isteyebilir. Bununla beraber barış döneminde Karadeniz güvenliği de pek muhtemel Türk donanmasına emanet edilecek. Türkiye her ne kadar ekonomik yetersizliğinden dolayı Suriye’de kendi arzuladığı şekilde enerji kaynaklarını kontrol edemiyor ve stratejik üstünlük sağlayamıyor olsa da bölgenin........
© yetkinreport.com
