Gelecek hafta yani Temmuz ayının son haftasında, Filistin direnişinin işgal altındaki topraklara yönelik 7 Ekim eylemine misilleme olarak başlayan İsrail'in katliamında 300 gün yani 10 ay geride kalacak. Filistinlilerden naaşlarına ulaşılabilenlerin sayısı 39 binin üzerinde. 10 binden fazla kayıp da yerle bir olan binaların enkazı altında ya da savaşın kaosu içerisinde oluşturulmuş toplu mezarlarda. Yaralı sayısı 90 binden fazla. Açlık, susuzluk ve ilaçsızlık bu kayıpların sayısını kısa vadede 180 binin üzerine çıkaracak. Yani Gazze halkının onda biri yaklaşık 1 yıl içerisinde yok edilmiş olacak. Peki İsrail'in pervasızca yürüttüğü bu barbarlığı yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'nin başını çektiği ziyadesiyle sanayileşmiş ancak medenileşememiş G-7 ülkelerinin ( İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, Almanya, Japonya ) desteğine bağlamak yeterli mi? 1948 yılında İsrail devletinin ilan edilmesinden bu yana Arap ülkelerinin birlik olup Filistin'e sahip çıkamamaları bugün Gazze'deki sivillerin kıyımda hiç mi rol oynamıyor? Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gazze konusunu gündeme getirdiği her konuşmasında İslam ve Arap ülkelerine sitem etmesi boşuna mı? İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısının durdurulması için yürütülen diplomatik çabalarda Türkiye ve İspanya'nın çabaları sayesinde Birleşmiş Milletler platformunda hatırı sayılır bir ilerleme sağlandı. Lahey Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi de İsrail'deki siyasetçilerin kabusu haline geldi. Ancak Türkiye ve İspanya'nın durumu bir yandan da, fillerini gönderdiği köylerden geri alması için Hoca Nasreddin'in Timur'u ziyaret etmesini andırıyor. Bu iki ülkenin arkasında olması gereken Arap ve İslam ülkeleri ortalıkta yok.

KÖRFEZ ÜLKELERİ İÇİN ÖNCELİK GAZZE Mİ YOKSA İRAN'IN VEKİL ÖRGÜTLERİNİN YOK EDİLMESİ Mİ?
Her........

© Yeşilgiresun