Türk Kültüründe Deve
Türkler en eski devirlerden beri devecilikle ilgilenmiş, Oğuzlar zamanında çift hörgüçlü Orta Asya develerinin buhur adı verilen erkeği ile tek hörgüçlü Arap develerinin dişisinin çiftleşmesi ile Türkmen devesi olarak adlandırılan eşya taşıma işlerinde kullanmak üzere, güçlü kuvvetli, sabırlı ve dayanıklı yeni bir deve türü bile yetiştirmişlerdir.[1]
Deve, ipek yolu üzerinde ve çölde yaşayan Türk boyları arasında önemli bir yere sahiptir. Söz konusu hayvan, özellikle Türkmen, Kazak, Kırgız ve Uygur Türklerinin yaşamlarının ve kültürlerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Deve; eti, sütü, derisi ve yünüyle göçebe kültürün zenginlik göstergesidir. Deveden yararlanan Orta Asya Türk boylarının başında yaşadıkları coğrafyanın büyük bölümü çöl oluşu nedeniyle Türkmenler gelir.
Türklerin İslamiyet öncesinden itibaren hayatında yer alan ve mitolojik bir özelliği olan kutsal hayvanlardan biri olarak da sayılan devenin Türkmen inanışındaki piri Veyis Baba’dır. Aslında Veyis Baba, tarihi bir şahsiyet olup, Yemenli Müslüman deve çobanı, Veysel Karanî’dir. İslamiyeti seçmiş Türk boylarında Hz. Muhammet’e duyduğu sevgi ile şöhret bulmuş Veysel Karanî çok ilgi görmüş, deve çobanı olduğu için develerin iyesi (koruyucusu) sayılmıştır. Birçok Türk boyunda iye işlevi ile görülen Veysel Karanî adı, Türkmenlerde Veyis Baba, Kırgızlarda Oysul Ata ve Kazaklarda Oysıl Qara şeklinde kullanılır. Türk dünyasında develerin koruyucusu olarak Veyis Baba’nın adı ve temel işlevi hemen hemen aynıdır.
Türkmen’i devesiz düşünmek mümkün değildir. Türk kültüründe önemli bir yeri olan deve sözcüğü “düye” adı ile anılırken; dişi deveye “maya”, erkek deveye “buğra” ve deve yavrusuna da “köşek” adı verilmiştir.
Anadolu’da deve kültürünün özenle yaşatıldığı yörelerden Alanya’da Devenin çiftleşmesi “bastırmak”, devenin hamile kalması “gayma”, düşük veya ölü doğum yapması “bırakmak”, doğurması ise “bodlamak” fiilleri ile ifade edilir.[2] Melez olan erkek deveye “Beserek”, iki ya da üç yaşındaki erkek deveye “daylak”, çift hörgüçlü tüylü erkek deveye , “buhur”, iki ile yedi yaş arasındaki erkek deveye de “girinci” ya da boz deve denir. Boz devenin yedi yaşından sonra aldığı isim ise “lök” sözcüğüyle karşılanır. Lök deve Alanya Yörükleri arasında melek, evliya olarak nitelendirilir. Lök deve on yaşından sonra koca deve olarak isimlendirilir. Lök devenin çıkardığı ses halk takviminde mart soğuğunun geldiğini gösterir. “Lök öttü martın dokuzu geldi, denilir. Mart dokuzu kışın son günleridir. Mart dokuzu geldiğinde lök kızan olur. [3]
Yörükler arasında beserek ve maya deve zenginlik işareti sayılır. Göçünde beserek ve maya deve olanın zengin olduğu söylenir. Yaşamlarına önemli bir destek ve besin kaynağı olan deve, bir kısım........
© Yeniçağ
