menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bu âşığa mahlas verin efendim

25 8
30.10.2025

Âşık edebiyatı gelenekleri içinde Tokatlı âşıkların yeri ve önemine ilişkin yazımın ikinci bölümünü “Mahlas Alma Geleneği”ne ayırdım.

Âşık Edebiyatı geleneklerinden Mahlas Alma Geleneği Tokatlı âşıklarca önemsenen geleneklerden biridir. ‘Mahlassız âşık kulpsuz testiye benzer’ denir. Mahlâs sözü Edebiyat Bilgileri Sözlüğü'nde; “Şairlerin yazdıkları şiirlerde asıl adlarının yerine kullandıkları takma ad” biçiminde ifade edilmektedir.

Mahlâs, mutlaka son dörtlükte kullanılır. Meydan Larousse’da “Mahlâs geleneği Türk edebiyatına İran’dan geldi. İslâm öncesi ve sonrası Arap edebiyatında da bu gelenek vardı.” ve Türk Ansiklopedisi’nde yer alan bilgilere göre “Araplar’dan İranlılar’a, onlardan da Türkler’e geçmiştir” denmekte ise de bu görüş tartışma konusudur.

Reşit Rahmeti Arat’ın “Eski Türk Şiiri” adlı eserinde yer alan bazı şiirlerde Şılıg Tigin gibi şairlerin adlarının ya da mahlâslarının bulunması nedeniyle Türkler’in İran şairleri ile temasa geçmeden önce mahlâs kullanmış olmaları görüşünü kuvvetlendirmekte ve mahlâsın Araplar’dan İranlılar’a oradan da Türkler’e geçtiği görüşünü çürütmektedir.

İslâmiyet’in kabulünden sonra ise bütün divan ve halk şairlerinin şiirlerinde mahlâs yaygın olarak kullanılıp zamanla gelenek haline dönüşmüştür.

Âşıkların çoğunun asıl adı unutulmuş, mahlâsları ad olarak kullanılır olmuştur. Bunlardan Tokatlı Nuri’nin, asıl adı Mahmut’tur. Gençliğinde saz çalmaya başlamış, Tokat’a gelen Erzurumlu Emrah’ın kahvede saz çalışını kahvenin dışında camdan seyreden ve can kulağıyla dinleyen Mahmut’u fark eden Emrah, “Gel gözümün nuru gel” diye seslenip yanına oturttuğu Mahmut için:

Emrah sana ilham ile mahlas dedi Nurî

Nurî gibi isminle müsemmâ olacaksın

deyişinde işaret edildiği gibi Nuri mahlasını Emrah’tan almıştır. Zileli Ceyhunî’ye de mahlâsını sesinin gürlüğü ve coşkulu söyleyişleri nedeniyle ustası Tokatlı Nuri vermiştir.

Asıl adı Ahmet olan Tokatlı Gedayî’ye mahlasını Yesarî Baba vermiş, Yesarî Baba’ya bana dilenciliği mi layık gördün de “Gedayî” mahlasını verdin deyince Yesarî Baba “Sen zaman gelecek sazda, sözde çok değerli bir insan olacak, hatta padişahların meclislerinde bulunarak iltifatlarına da uğrayacaksın” demiş ve Tokat’ta kahvede Gedayî mahlasını veren bektaşi babalarından Yesarî Baba’nın söylediği söz geç de olsa tahakkuk etmiş ve Tokatlı Gedayî namını duyan Sultan Abdülaziz tarafından saray incesaz heyetine alınmış, padişah huzurunda çalıp söylemiştir.

Asıl adı Salih Yıldız olan Zileli Söylerî’ye Mahlasını ustası Âşık Kul Semaî vermiştir. Zile’de........

© Yeniçağ