Sessiz ayrılıkları, sessiz dönüşler mi izliyor?
Bir dönem sessizce gelen bir cümle gibi yayılmıştı: “Artık sadece işimi yapıyorum.”
Bu cümle, ne bir istifa mektubuydu ne de açık bir protesto. Ama milyonlarca çalışanın duygusunu dile getiriyordu. Pandemi sonrası dönemde global iş gücünün ruh halini özetleyen bu tutum, literatüre “quiet quitting” yani sessiz istifa olarak geçti. İşe gidip gelen ama duygusal bağını koparan, asgari düzeyde sorumluluk alan milyonlarca insan…
Bugünse dünya genelinde yeni bir kırılma noktasındayız. Artık sessiz ayrılıkla değil; sessiz dönüşler konuşuluyor.
İş değil, denge arayışı
Sessiz istifa dalgası, çoğunlukla yalnızca ekonomik kaygılardan değil; tükenmişlik, belirsizlik ve aidiyet duygusunun zayıflamasından kaynaklandı. Bu süreçte birçok kişi freelance çalışmaya, uzaktan iş modellerine veya bireysel girişimlere yöneldi. Fakat dışarıdan özgürlük gibi görünen bu tercihler, içeride çoğu zaman yalnızlık ve belirsizlik duygusuna dönüştü. Sosyal bağ eksikliği, güven hissinin kaybı ve ekonomik dengesizlikler birleşince, bir kısım çalışan tekrar kurumsal yapılara yönelmeye başladı. Günün sonunda insan, sosyal bir varlıktı ve kararlarını verirken sosyalleşme güdüsünü göz ardı edemezdi.
Ancak bu dönüşler, klasik anlamda işe “geri dönüş” değil. Artık çalışanlar, sadece geçim sağlamak için değil; denge kurmak, sınır koymak ve anlam üretmek için geri dönüyor.
Kurumsal Yapı Hazır mı?
İşte bu noktada büyük........
© Yeniçağ
