Yusuf Abi entelektüel hayatımı nasıl bitirdi?
BOŞ
Hangi kara sevda seni
Dağıttı ki yaprak yaprak
Artık hayatın rahlesi
Boş kalacak! Boş kalacak!
C.Ç.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Necip Fazıl, Ahmet Muhip Dranas, Cahit Sıtkı Tarancı ve Yunus Emre’nin zamanı ve yaşamı anlamlandırmaya dair şiirlerinden kelimeler, beyitler etrafımda uçuşmaya başladı. “Biz zaman kırıntıları”, “Ne içindeyim zamanın” veya “Nedir zaman nedir bir su mu bir kuş mu” gibi. Bütün bu sesler, gecenin bir vakti Ömer Onay’ın “Yusuf Abi vefat etti” mesajını okuduktan sonra canlandı kafamda. Demek “Söz Issı Sözün almış, suret toprakta kalmıştı” ama kimsenin haberi olmamıştı… Yalnız ağaçlar gibi yaşayan ve ölenleri her konuştuğumuzda derin bir hüzünle ve hiç bıkmadan tekrarladığımız Nejat Muallimoğlu anekdotunu da boş yere konuşup durmuşuz!
Biliyorum şimdi onun için tüm sevenleri, arkadaşları, dostları iyi yazardı, senaristti gibi satırlar kaleme alacaklar ki, tüm yazılanlar, yazılacaklar doğrudur. Ancak ben Yusuf Abi’nin bütün bunların üstünde iyi bir şair olduğunu biliyorum. Çünkü o, şiiri mümkün kılan tüm elemanları bilir, istediği zaman tekniği kullanarak “İbn Mülcem’den beter kem var Çınaraltın’da” gibi derin göndermeleri, çağrışımları olan hikmetli manzumeler yazardı. Ama daha çok "alın teri" veya onun seveceği bir evirmece ile söyleyeyim: "kalem teri" ile helâlinden rızık kazanmayı en büyük nimet bellediği için, yaşamasına yetecek maişeti tedarik maksadıyla düz yazının dalgasız sularında oyalandı.
O durgun nesir gölünde, aynı sandalda bir süre beraber balık avladık. Çok defa........
© Yeniçağ
