menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tatilci vicdanı

27 17
29.06.2025

Çıldırmış gibiydi. Eve dalıp koltuk kanepe altlarına saklanmıştı. Onu dışarı çıkartabilmek için epey ter döktük. Doğrusu ne olduğunu anlayamadım ama pembe, nemli burnunun üzerinde kızıl kırmızı hafif kavisli bir pati izi vardı. Çizmiş geçmiş, tam yırtılmamış. Gözümüzün içine bakarak çığlık atar gibi kısa, kesik miyavlıyordu. Onu dışarı attığımızda aynı sesleri çıkararak evin etrafında dolanıyordu.

Meğer bu telaşlı kedi birkaç gün önce, daha yazlığını açmamış komşularımızdan birisinin bahçesinde köpekler ve kedilerin erişemeyeceği ‘dulda’* bir yerde doğurmuş. İkisi kendisi gibi sarı rengin hâkim olduğu alacalı, biri duman rengi, diğeri gri beyaz dört yavru doğurmuş bir anneymiş. Önce karnı aç sanarak eşimin nerdeyse bir aydan beri beslediği kedi kolonisi için yaptığı yaldan vermeyi denedik, yemedi. Hiç durmadan huysuz huzursuz miyavlayıp, tıslayıp evin etrafında tur atıyor, tel kapılardan içeri geçmeye çalışıyordu. Köyden ziyaret gelen komşumuz Sebile bile kedinin bu çılgın davranışına anlam veremiyordu.

Sonunda kedinin ataklarına dayanamayarak harekete geçtim: güneşten korumak için arabaya giydirdiğim örtüyü çıkartıp bagaja tıktım ve bakkala gidip tavuk ciğeri ile ton balığı konservesi aldım. Tavuk ciğeri haşlanana kadar ton balığını yağı süzüldü ve hanımefendiye servis edildi. Tenezzülen bir iki parça yedi ve huzursuzluğa devam etti. Bu arada bizde yorumlar kırıla gidiyor. Herhalde dün gelen komşu bunları sokağa attı! Hım yapar mı? Günahına girmeyelim. Farz edelim ki, attı. Peki,........

© Yeniçağ