Sinema bileti pahalı patlamış mısır berbat filmlerin eski tadı yok!
Sinema salonlarında film izlemeyeli birkaç ay kadar oldu. Neyse ki İstanbul’a döndüm. Evime en yakın salonlarda seyredilecek birkaç film seçtim. Tercihlerimde, hâlâ bıkıp usanmadan basın ön gösterimlerine katılıp, benim artık biraz demode bulduğum puanlama sistemini ısrarla devam ettiren güvendiğim birkaç sinema yazarının sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlarının etkisi oldu.
Gösterimdeki, Sessiz Bir Yer: Birinci Gün (A Quiet Day: Day One), Kasırgalar (Twisters), MaXXXine filmlerini nerdeyse bir servet ödeyerek izledim. Benim gittiğim farklı seanslarda koltuklar bomboştu. Horizon: An American Saga - Chapter 1’ filmini ise “halk gününde” izledim. Bilet nispeten ucuza geldi. Salonda benden başka beş kişi vardı. Kasırgalar’da üç kişiydik. MaXXXine filminde de 4 kişi. Sessiz Bir Yer: Birinci Gün (A Quiet Day: Day One) ise nispeten daha çok seyirci çekebilmişti.
Biletlerin dudak uçuklatan fiyatı başlangıçta sarsıyor ama eğer su içmek ister hatta bir de yaramazlık yapayım, GDO’lu, kötü yağda pişirilmiş, kötü tuzla şapa dönüştürülmüş küçük boy patlamış mısır alayım derseniz, bilete ödediğiniz bedeli artık hoş görüyorsunuz. Sonuçta milyon dolarlar harcanarak çekilmiş filmler bunlar. Ama mısır öyle mi? Sanırım sağlık katili patlamış mısırlar olmasa sinema salonların kapılarına kepenk vuracaklar.
Bodrum Sinema Günleri’nin ikincisinde yapılan bir toplantıda salon işletmecilerinin, sinema salonlarının bin bir sorunu varken neden yerli cin mısırı yerine ithal mısır “isterük” diye tutturduklarını........
© Yeniçağ
visit website