Sanat istatistik ortalamaya indirgenmesin
Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin (dün 12 Ekim) kapanış töreninde ödüller, sahiplerini buldu. (Bu yazı ödüller dağıtılmadan yazılmıştır. Ödüllerle ilgili görüşlerimi başka bir yazıda belirteceğim.) Uzun bir film izleme maratonundan sonra gazeteciler olsun, umumi seyirci kitlesi olsun hemen herkes tahminde bulunmaya başladı, “En İyi Film hangisi, En İyi Erkek ve Kadın kim olacak?” Her bir izleyicide farklı fikirler oluştu. Bunların bir çoğu da yayınlandı. Mesela arkadaşım Ali Eyüboğlu iki günlüğüne geldiği festivalde hemen bir anket yaparak, “En İyi Kadın Oyuncu” spekülasyonlarına cevap aradı. Ali’nin yazısı şöyle: “9 Ekim’e kadar izlediklerinden beğendiklerini sorduğum Mutlu Hesapçı, Oya Doğan, Olkan Özyurt, Sayım Çınar, Suzan Demir, Taha Feyizli, Ali Can Sekmeç, Sadi Çilingir ve Caner Ural, ‘Mukadderat’ın ‘En İyi Film’, Nur Sürer’in ‘En İyi Kadın Oyuncu’ olduğunu söyledi. Coşkun Çokyiğit ve Arzu Değer’e göre ise ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Binnur Kaya.”
Samimi olarak söyleyecek olursam, Binnur Kaya benim Türk sinemasında bu güne kadar gördüğüm en zor ve çok cesaret isteyen bir rolü mükemmel biçimde canlandırmış. “Ayşe” filminin başkarakteri “Ayşe”yi seyrederken kendimi “varoluş sorunsalı” hakkında düşünür buldum! Umarım Altın Portakal’ı alır.
Festival 61’inci yaşında ve kaldığı yerden yoluna devam ediyor ama işittiğim kadarı ile bu köklü festivali başka bazı önemli festivaller ile yarıştıranlar varmış. Aslında festivallerde filmlerin jüri oylamasıyla istatistik ortalamaya indirgenmesi başlı başına, abesle iştigaldir. Buna bir de festivallerin yarıştırılması eklenirse sanata bakışı tamamen şaşılaşmış demektir!
Yıllar önce Türk sineması sadece 9-10........
© Yeniçağ
visit website