İçim burkulur
İlkokul’da sosyal bilgiler dersinde adalet sistemi konusunu işlerken öğretmenimiz bizi Kahramanmaraş Adliyesi’ne götürmüştü. Mahkeme salonunu dolduran öğrencilerden haberdar olunduğundan mıdır, kimsenin ilgisini çekmeyecek bir kız kaçırma davası olduğundan mıdır salonda izleyici olarak sadece bizim sınıf vardı.
O gün benimle birlikte mahkemeyi takip eden sınıf arkadaşlarım içinde o günü hatırlayan kaç kişi kaldı bilemiyorum ama ben hâkimin ifade aldığı sırada tir tir titreyen çarşaflı kızcağızın söylediklerinin bazılarını hiç unutmadım.
Hâkim adını soyadını, köyünü, Maraş ağzıyla “kökünü kömecini” sordu ve cevaplarını aldı ama bu epey zahmetli olmuştu. Arkasından kıza, onu kimin kaçırdığını sordu: Kız çarşafın arasında iki kara elmas gibi parlayan gözleriyle yan tarafta oturan elleri vidalı ve kalın demirle kelepçelenmiş zanlıyı göstererek “Aha o!” dedi. (Ne kadar enteresan; ellerindeki kelepçe o kadar tuhafıma gitmiş ki, adamı değil, dikdörtgen ve ortasındaki demirle iki dikdörtgene ayrılmış, iki yanı kelebek somunla kilitlenen kelepçeyi hatırlıyorum).
Nerede, ne zaman, nasıl gibi soruları zar zor cevaplayan çarşaflı kız, “Beni evimizin önünde kolumdan........© Yeniçağ
visit website