menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ağaçlar ayakta ölmüyor

15 0
09.02.2025

Salgında Korona virüs denen illet bana da kement atmıştı. Bir hafta boyunca evde virüsle boğuştuktan sonra hastalığa paçayı kaptırdığımı duyan Prof. Dr. Yumuşhan Günay Hoca’nın beklemeksizin hastaneye gitmem konusunda kesin bir dille yaptığı ihtara bir hafta sonra bir gece vakti uymak zorunda kalıp Sultan II. Abdülhamit Han Hastanesi aciline “duhul” etmiştim. Burada bendenizi altı günlük çok ciddi bir tedavi sürecinden sonra taburcu eden Prof. Dr. Levent Görenek ve ekibine hala her fırsatta dua ederim. Hatta bir hemşirenin altıncı günde “triflo cihazı” ile yaptırdığı solunum testini ilk denememde başarmamdan dolayı ellerini çırparak “Başardı bir kerede başardı” diye sevincinden adeta havalara uçmasını hiçbir zaman unutamayacağım!

E-Nabız’dan eski radyoloji görüntülerine ulaşılamadığı için o meşum 2021 Mart’ından kalma bir sonucunu almak için yıllar sonra aynı hastaneye gittim. Eski GATA şimdiki Abdülhamit Han Hastanesi’ne Tıbbiye Caddesinden girdiğimde dünyanın bütün iklimlerinden derlenmiş muhteşem ağaçlarla süslü küçük bir korudaki bazı ağaçların yere serilmiş ve testereyle doğranmış olduğunu gördüm! Benim hayata tutunmamda rolleri olduğunu fehmettiğim ağaçların katledilmiş Filistinliler gibi yerde parça parça yatan hallerini görünce ilk olarak başucumda sevinç çığlıkları atan o hemşire geldi. Acaba ağaçların bu halini görse nasıl hıçkıra hıçkıra ağlardı? Çünkü ben acı duydum. Oradan geçen biri “Hasta olanları kesmişler” dedi ama bu manzara hastayı tedavi etmek manzarası değildi! Eğilip testereyle kesilmiş dallar arasında ağacın künyesini aradım ama künye yoktu. Hala ayakta olan diğer ağaçlara baktım, hiçbirinde künye yoktu! Oysa bu hastanenin bahçesindeki ağaçların tamamımda künyeler çakılıydı. Ağacın cinsi, menşei, yaşı vb bilgiler yazardı ve ben o zamanlar askeri hastane olan bu yere yolum her düştüğünde bu küçük korunun bin bir emekle dikilmiş ağaçları arasında hoşça vakit geçirirdim. Baharda lale tarhları yapılırdı. Bunların........

© Yeniçağ