TEHLİKENİN BÜYÜĞÜ: SİYASİ BÖLÜCÜLÜK
TBMM’de “Terörsüz Türkiye” için terörist başına yapılan çağrıyı müteakip, bu konu çok konuşulmuş ve yorumlar yapılmıştır. “Terörsüz Türkiye” ifadesi oldukça cazip ve arzu edilen bir durum olup, bunun gerçekleşmesi için terörist başına bir çağrı yaptırılarak PKK’nın silahlarını bırakması ve kendisini feshetmesi istenmiş ve bu çağrı da gerçekleşmiştir.
Her ne kadar bunun için hiçbir pazarlık yapılmadığı ve karşılıksız olacağı ifade edilmişse de yapılan çağrının içeriğinden ve çağrı sonrası İmralı heyetinden yapılan açıklamadaki kilit kelimelerden, bundan sonraki aşamada yönetimden bazı beklentilerin olduğu görülmüştür. Ayrıca bu çağrının durup dururken ortaya çıkmadığı, bu sürece hazırlık için terörist başıyla, ilgili birimler vasıtasıyla bir yıla yakın bir süredir görüşüldüğü de açıklanmıştır. Terörist başının çağrısı öncesi aracı heyetin, Irak’ın kuzeyindeki yapının liderleri ve terör örgütünün Suriye’deki kolunun başındakilerle mutabakat sağlama görüşmeleri yaptıkları da bilinmektedir.
“Terörsüz Türkiye, barış ve demokrasi” olarak tanıtılan bu durumun kamuoyunda yarattığı şüpheleri ortadan kaldırmak için medya, ilgili sivil toplum örgütleri, ilgili siyasi çevre ve kişiler tarafından çok yoğun bir propaganda faaliyeti yürütülmekte, konunun sadece barışı sağlamak, terörü sonlandırmak olduğu, başka bir amacının bulunmadığı yönünde açıklamalar yapılarak, aksi bir söylem olmaması için çaba sarf edilmektedir.
Silah bırakma ve fesih çağrısı yapıldı
Terörist başının yaptığı çağrıyı, iktidardan muhalefete, Barzani’den Talabani’ye, PYD’den YPG’ye, ABD’den Avrupa’ya kadar uzanan bir yelpazede birçok kesimin memnuniyetle karşıladığı izlenmiştir. Ancak çağrının KCK’ya değil, PKK’ya yapıldığı, türevlerini bağlamadığı görülmektedir. Ayrıca KCK’ya karar verme çağrısı yapılarak meşruiyetinin de tescil ettirilmeye çalışıldığına, ülke ve kuruluşların da kendi çıkarlarını gözettiğine dikkat edilmelidir.
Silahlı bir terör örgütü olan PKK, önce Türkiye’yi bölerek bir Kürt Devleti kurmak, olmayınca özerklik talep etmek, bunu da başaramayınca dörtlü federasyonun bir parçası olmak, bu da gerçekleşmeyince farkındalık yaratıp, ülke içinde ayrıcalıklı yapıya sahip bir kesim oluşturmak, üniter, laik, demokratik ve ulus devlet yapısını ortadan kaldırmak için mücadele etmiş, ancak ABD’den, Avrupa’dan, İsrail’den ve çevreden destek almasına rağmen Türk Güvenlik Güçleriyle/Türk Milletiyle başa çıkamayarak mücadeleyi kaybetmiştir.
40 yılı aşkın bir süredir devam eden bu mücadelede Türkiye; şehitler vermiş, geride gaziler, gözü yaşlı aileler bırakmış, maddi ve manevi kaynaklarını vatanını ve milletini böldürmemek, laik, demokratik, üniter ve ulus devlet yapısını muhafaza etmek için harcamıştır.
Şimdi PKK’nın silahlarını bırakması ve kendisini feshetmesi beklenmektedir. Göz önünde bulundurulması gereken husus, Türkiye sınırları içinde örgütünün........
© Yeniçağ
