menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KIBRIS KONUSU “EĞRETİ POLİTİKA” KABUL ETMEZ

21 0
14.03.2025

Siyasetçilerin oy kazanmak, kazanılan oyları muhafaza etmek veya belirli bir kesimi konsolide etmek için, değişik zamanlarda birbiriyle çelişen değişik söylemlerde bulunması, doğru bir yaklaşım olmamasına rağmen, iç politikada “dün dündür, bugün bugündür” anlayışı ve büyük bir kesimin de sorgulama yapamamasından dolayı kabul görmektedir. Ancak dış politikada öncelikle ülke çıkarları söz konusu olduğundan, siyah veya beyaz gibi mutlaka kesin ve net ifadeler yerine, tutarlı olmak kaydıyla ve ana politikadan sapmadan, ihtiyaç halinde gri alanlar içinde hareket edilmesi de söz konusu olabilir.

Fakat konu Yunanistan ve Kıbrıs olduğunda, kararlı ve tutarlı davranmak, belirlenen politikanın ısrarla arkasında durmak önemli hale gelmektedir.

Bugüne nasıl geldik?

1960’da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasası, adada yaşayan iki topluma yönetimde eşit hak ve yetkiler vermemiş olup, Rum ağırlıklı bir yapıdadır. Rum hakimiyeti bu yapı içinde kısa sürede artmış, Ada Türklerine yaşam hakkı tanımayan kararlar alınmış, Türkler canlarından bezdirilerek, öldürülerek, mallarına el konularak Adayı terk etmeye zorlanmıştır. Zaten Rumlar lehine olan anayasa, Türk Toplumuna hak tanımayan, adada tamamen Rum kontrolünü sağlayan ve Yunanistan’a ilhakına kapı aralayan bir şekilde 1963 yılına değiştirilmiştir. Bu gelişmeyle Kıbrıs Cumhuriyeti fiilen sona ermiş olup, yok hükmündedir.

Bu tarihten sonra Türkler Adada barınamaz hale gelmiş, kurulan Türk Mukavemet Teşkilatıyla (TMT) adada tutunmaya çalışmış, Türkiye de garantörlük hakkını kullanarak havadan müdahale etmek zorunda kalmıştır.

Adada durumun kontrolden çıkması, Türklerin tamamen yok edilmeyle karşı karşıya bırakılması ve adanın Yunanistan’a ilhakını sağlayacak bir darbe yapılması üzerine Türkiye, 1974’de garantörlük hakkını kullanarak Adaya müdahale etmiştir. Kuzey bölgede şimdiki sınırlara haiz bir bölge kontrol altına alınarak Türklerin güveni sağlanmış ve bu bölgede Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuştur.

Ortaya çıkan durumun çözümü için BM ve muhatap ülkelerle yapılan müzakereler sonuç vermemiş, neticede 1983 yılında mevcut federe yapı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adıyla bağımsızlığını ilan etmiştir.

Böylece Kıbrıs sorunu, 1974’de çözülmüş ve 1983’de bitmiş, ortada bir sorun........

© Yeniçağ