Uçsuz boşluk
Sıkılan ve sıkışan sınırların ardı arkası kesilmiyor. Haber bültenlerinde ve mezarlıklarda dolaşan bir fısıltı, insan insan, ev ev, sokak sokak birer boşluk bırakıyor. Açılan kapıların, kırılan kapıların ve kapanan kapıların rüyaları var, kâbusları da var; insanın uykularını hiç ediyor.
İnsanı tenhaya çeken tereddütler, kimyasına karışan tespitler, hüzün bulutları, ezberlerin rahatlığı gelir ve tüm geleceği rehin alır. Delik deşik edilmiş vedalar, sırlara şahit olan gündoğumları, derdest edilmiş günbatımları, terk edilmiş manzaralar sunar. Bakakalırız, bizi keşmekeşinde harcayan zamana ve mekanlara.
Kaydettiklerimiz bir anda kaybettiklerimize benzeyince, iflah olmaz bir efsaneye mazhar oluruz. Gidenlere serenatlar, kalanlara umutlar, bir daha diye diye kanat çırpmalar, insanı kendi kendine düşürür. Bizim büyük fiyaskolarımız, alkışlanan daniskalarımız, vaaz edilen mecburiyetlerimiz ve çağımızın yangınları bizim en büyük yanılgımız. Bu sonlara her renkten güller atılmalı.
Ehlileşmek tertip edilirken, ehemmiyetler salık verilirken, her ev bir içeri ve büyük bir kayıp ile ayıp meselesi. Bir çarşıda ya da bir........
© Yeni Yaşam
