menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gönülleri birleyecek toplumsal sözleşme ve barış

11 0
14.05.2025

Türkiye’nin çok kültürlü ve çok kimlikli yapısı, tarihsel olarak hem bir zenginlik hem de siyasal çatışmaların kaynağı olmuştur. Özellikle Kürt sorunu çerçevesinde süregelen gerilimler, resmi ideolojinin çerçevesini çizdiği inançların dışındaki kimlikler demokratikleşme ve barış süreçlerinin önünde engel olarak görülmüştür. Daha doğrusu bir türlü demokratikleşemeyen Cumhuriyet, resmi ideoloji dışındaki toplumsal kimlikleri tehlike olarak gördü.

Gelinen aşamada demokratik toplum ya da rıza toplumu diye tanımladığımız toplum yapısı, iktidarcı anlayışların tekelci yapısına karşı toplumun öz değerleriyle inşa edilen toplumsal modeldir. Demokratik toplum, kendi kararlarını kendi alabilen bir halk topluluğu anlamına gelir. Bu perspektif ile bakıldığında aslında demokratik toplumun inşa süreci aynı zamanda bir barış sürecidir denilebilinir. Toplumsal barış bir bakıma, “hakikatin, adaletin, özgürlüğün ve eşitliğin inşa edilmesidir.”

Demokrasi, barış, insan hakları, Demokratik Cumhuriyet kavramları düşünce sistemi içerisinde birbiriyle ilişkili ve birbirini tamamlayıcı unsurlar olarak düşünülmelidir. Türkiye’nin çok kültürlü ve çok kimlikli yapısı göz önüne alındığında demokratik toplum anlayışı Türkiye’nin tarihsel sorunlarını aşmak, toplumsal uzlaşıyı sağlamak ve çoğulcu bir gelecek inşa etmek, bütün farklılıkların ikrarlı ve rızalı yaşamını esas almak için alternatif bir paradigma sunmaktadır. Bu çerçevede bakıldığında Türkiye’nin demokratikleşmesi ya da demokratik toplum sadece bir siyasal değişim dönüşüm değil, aynı zamanda bir toplumsal sözleşmenin yeniden kurulması anlamına gelecektir. Barış sürecinin başlaması ile beraber bu kapı aralanmış, meydan açılmıştır. Asıl olan bütün farklılıklarla bu meydanda delil uyandırmaktır.........

© Yeni Yaşam