menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Öcalan’ın paradigmasını anlamaya çalışmak

20 0
27.01.2025

Bir Dem Parti “yetkilisinin” yaptığı açıklamalar temelinde medyaya yansıyan İmralı görüşmesiyle ilgili haber, “yeni süreç” hakkında ilk ve önemli gelişmenin içeriğini ortaya koymuştur. Bu yazıda Öcalan’ın reel sosyalizmin dağılmasıyla birlikte ve komplo sonrasında geliştirdiği yeni paradigmanın ışığında söz konusu gelişme ele alınacaktır. Yazımın temel tezi şudur: “Ya benim çözümüm ya da Amerika’nın çözümü” formülü reel sosyalizmin çöküşünden ve komplodan beri Öcalan tarafından tutarlı bir şekilde izlenmektedir. Yazıdaki düşünceler Öcalan’ın paradigmasının ne olduğunu değil, benim bu paradigmadan ne anladığımı, daha doğrusu paradigmayı doğru mu, yoksa yanlış mı anladığımı gösterir. Anladığım şunlardır:

1917 devrimiyle birlikte dünya durumu sosyalizmle kapitalizm arasındaki çelişki tarafından belirlenir oldu. Bu çelişki temelinde sömürgelerin kurtuluş mücadelesi de dünya devrimci sürecinin organik bir bileşeni haline geldi. Kapitalist kimi ülkelerde de var olan (İrlanda, Polonya v.s.) “ulusal sorunun” çözümünden farklı olarak, sömürge sorununun çözümü, sömürgeci devletten “ayrılmayla çözülür” tezi geçerli oldu. Amaç emperyalizmin sömürge sistemini çökertmek ve bağımsızlığına kavuşan sömürge halkın, sosyalist ülkeyle ittifak halinde sosyalizme yönelmesini sağlamak oldu.

Kürdistan’ın sömürge olduğu ve Türkiye, Irak, Suriye ve İran arasında paylaşıldığı tezini en açık biçimde Öcalan ve partisi öne sürdü ve bunun gereği olarak, reel sosyalizmin var olduğu koşullarda Kürdistan’ın bu devletlerden ayrılarak, birleşmesini, dünya sosyalist sistemiyle ittifak halinde sosyalizme yönelmesini programatik amaç olarak saptadı.

Ancak reel sosyalizmin çözülmesiyle birlikte bu stratejinin en önemli uluslararası dayanağı ortadan kalktı. Dünya durumunda köklü ve karşı devrimci bu büyük değişiklik karşısında Öcalan tereddüt etmeden programatik amacını ve stratejisini gözden geçirdi ve belli ve zorunlu bir süreç içinde bugünkü teorik ve programatik sonuçlara ulaştı. Bugün Türk devletiyle İmralı arasında var olan fiili müzakerede Öcalan’ın konumu işte bu teorik ve programatik yeni temele dayanmakta.

Buna göre: Türkiye’de Kürt sorununun çözümü sömürgeci dört devletten ayrılarak ya çözülemez ya da böyle bir........

© Yeni Yaşam