İmralı büyük düşünüyor
Özellikle ulusalcı çevreler Erdoğan iktidarı ile İmralı arasında “tecridin kalkması karşılığında Erdoğan’ın dördüncü defa başkan olması yönünde bir teslim anlaşması” yapıldığını düşünüyorlar. Bu çok gülünç bir düşüncedir. Eğer iktidar böyle bir planda Başkan Öcalan’la anlaşmış olsaydı, bu kadar zahmete, dolayısı ile bunca tartışma ve huzursuzluğa yol açmak yerine, İmralı’yla bu temelde bir anlaşmayı davul zurnayla ilan ederlerdi.
Daha da önemlisi, böyle bir anlaşma olsaydı, bu anlaşmanın “liderliğini” Erdoğan asla Bahçeli’ye bırakmaz, “kapitülasyon” yani “teslim” anlaşmasına herkesten önce sahip çıkardı. Oysa Erdoğan, mevcut sürecin nasıl sonuçlanacağından emin olmadığı için, Bahçeli’yi hedefte bırakmış, kendisi sütre gerisine çekilmiş bulunuyor. Ortada devletle Öcalan arasında ulusalcıların iddia ettiği ya da iktidarın ve en çok da Erdoğan’ın ağzından açıklanan hedefleri temelinde kesinleşmiş bir anlaşma olmadığı çok açık.
Adı konmayan “süreç” belli ki, bir “müzakere sürecidir”. Asıl müzakere konusu da Kuzey ve Doğu Özerk yönetimidir. Öcalan’ın 2013’deki çizgisinde durduğu açıktır.
Bu müzakerede Kürt tarafının kırmızı çizgisi Rojava’dır. Rojava’da kadın özgürlükçü, ekolojik, komünalist topluma yönelik sistemin savunulmasıdır.
Türk devletinin söz konusu müzakere sürecindeki hedefi nedir? Gerçekten de Suriye Arap Cumhuriyeti’nin üniter devlet olarak toprak bütünlüğünü gerçekleştirmek midir? Ben şahsen Türk devletinin Suriye devletiyle ilgili böylesine “masumane” görünüşlü bir niyete sahip olduğunu asla düşünmüyorum. Tarih de, günümüz de bu niyeti yalanlıyor. Geçmişte Suriye’nin İskenderun Liva’sını ilhak eden, adına da Hatay diyen, bugün de Afrin’den Serekaniye’ye kadar Suriye topraklarını işgal ve fiilen ilhak eden bir devlet Rojava’ya “Suriye’nin toprak bütünlüğünü parçalıyor” gerekçesiyle karşı çıktığını kimseye anlatamaz.
Kimileri Suriye devletine bağlı olarak Rojava’da federal bir sistem resmiyet kazanırsa, gelecekte Türk devletinin aynı kaderi paylaşma korkusuyla Rojava’ya saldırdığını düşünüyorlar. Ben dört parça Kürdistan’ın bu en küçük parçasındaki bir statüden Türk devletinin büyük bir korkuya kapıldığını düşünmüyorum. Size aşırı gelebileceğini bilerek şöyle düşünüyorum: Türk devleti, elbette Demokratik Cumhuriyet temelinde Rojava’nın Suriye’de bir statü kazanmasından korkar. Ama bu korkuyla Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmaz. Tam tersine........
© Yeni Yaşam
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)