Süveyda bize neyi anlatıyor?
Özerk Yönetim, kendi öz gücüyle oluşturduğu çok uluslu, çok kimlikli, çok dilli bu deneyimi şimdiye dek sahada koruyabildi. Ne Esad rejimi ne cihatçılar ne de emperyal planlar bu iradeyi kıramadı
Sinan Cudi
Son sekiz ay içinde şematik olarak ilerleyen ve farklı topluluklara yönelik saldırılarla örülen kuşatma zinciri Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi başta olmak üzere bölgedeki alternatif toplumsal sistemleri tasfiye etmeye yönelik uzun vadeli bir planın parçası olarak okunmalıdır.
1 Aralık 2024’te Şehba’daki Afrinli göçmenlere yönelik katliam girişimi, Özerk Yönetim’in 3 Aralık’ta halkı geri çekme kararıyla boşa düşürüldü. Ardından 10 Aralık’ta Tişrin ve Qereqozax hattından başlatılan saldırılar yaklaşık üç ay sürdü ancak ilerleme kaydedilemedi.
Bu saldırıların başarısızlığı, merkezi güçlerin daha kırılgan topluluklara yönelmesini beraberinde getirdi: Alevi bölgelerinde katliam ve göçertme siyasetiyle denetim kuruldu. Akabinde Süveyda’da yaşayan Dürzilere yönelik saldırılar gerçekleştirildi. Son olarak 15 Temmuz 2025’te Ahmet El Şara’nın liderliğindeki Suriye Geçici Hükümeti’ne bağlı cihadist çetelerin Süveyda’ya girmesi bu planın son halkası oldu.
Son yıllarda ABD’nin ve İsrail’in sahada ve diplomatik alanda izlediği stratejiler, Suriye’de radikal İslamcı yapıların “ıslah edilmiş” versiyonlarını meşrulaştırma eğilimi gösteriyor. Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) ve El Nusra gibi yapılarda savaş suçuna karışmış yüzlerce kadro Şara’nın liderliğini yaptığı Suriye Geçici Hükümeti çatısı........
© Yeni Yaşam
