menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni döneme hazır mıyız?

7 0
29.04.2025

Barış yapmak zor bir iş, hele de karşınızda yüz yıllık inkar siyaseti varken. Cesareti olanlar ve kendine güvenenler ancak bu işe soyunabilir. Sırrı Süreyya Önder de bir Türkmen olarak bu topraklarda toplumsal barışın sağlanması için mücadele etti. Devletin inkar, imha ve asimilasyon politikasının Kürdistan’da ve Türkiye’de büyük acılara, baskı ve zora, haksızlığa ve hukuksuzluğa yol açtığını sadece gözlemlemedi, bizzat deneyimledi.

Kendisiyle ilk tanışmamız da barış için sanatçılarla yaptığımız bir toplantı sırasında oldu. Bu tanışıklık daha sonra eşitlik, özgürlük ve barış mücadele yoldaşlığı ile devam etti. Kürdistan ve Türkiye halklarının eşit, özgür, demokratik ve barışçıl geleceği için Türkiye halklarının seçeneksiz olmadığını ve başka bir yolun mümkün olduğunu göstermek için Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) kuruluşu ve HDK’nin bağrından çıkan ve Türkiye halklarına umut olan HDP’nin kuruluşunda birlikte çalıştık. Enternasyonalist bir devrimci olarak Kürt halkının özgürlük sorununun çözümü konusunda samimi ve cesur girişimleri, barış talebinin toplumsallaşması da önemli bir rol oynadığı son yaşanan 10-15 günlük süreçteki her inançtan, her kültürden insanların sahiplenmesinde çok net açığa çıktı. Yan yana gelmeyi aklına getirmeyenleri hastane ziyaretinde yan yana getirmeyi başardı. Hasta yatağında bile barışın, demokrasinin nasıl mümkün olacağını gösterdi. Şimdi sevgili Sırrı Süreyya’nın yoldaşlarına, arkadaşlarına, dostlarına düşen görev, o hasta yatağında yaşama tutunmaya çalışırken onun barış, eşitlik, kardeşlik mücadelesini omuzlamaktır.

Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü konusunda başta Kürt halkı, kadınlar olmak üzere verilen emek ve mücadele ile yeni bir aşamaya gelinmiş durumda. Kürt halkının özgürlük sorununun savaş ve çatışma zemininden hukuki ve siyasi zemine taşınması konusunda Sayın Abdullah Öcalan’ın yoğun bir çabası ve emeği olduğu biliniyor. 27 Şubat 2025 tarihinde yapılan “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı hem tarihsel hem de toplumsal değişim dönüşüm açısından önemli bir dönemeçtir. Her ne kadar çağrının “demokratik toplum” boyutu yeterince tartışılmasa da önümüzdeki süreçte en çok tartışılan boyutlardan birisi olacaktır.

Sayın Öcalan’ın 21. yüzyıla........

© Yeni Yaşam