Hukuk ve demokrasi için barışı savunmak
Hukuk, tarihin her döneminde çokça tartışılan, tartışanların çıkarları doğrultusunda sağa sola çekiştirildiği için de üzerinde ortaklaşılamayan bir kavram olagelmiştir. Günümüzde de üzerinde tam bir uzlaşma olmamakla birlikte genel kabul gören hukuk kavramı şöyle ifade edilebilir: “Hukuk, toplumun genel yararını veya ortak iyiliğini sağlamak amacıyla yasama yetkisine sahip makam tarafından konulmuş ve kamu erkinin yaptırımıyla güçlendirilmiş bir toplumsal kurallar bütünüdür.”
Türkiye Cumhuriyeti, 82 Anayasası’nın 2. maddesine göre bir “hukuk devleti”dir. Anayasa Mahkemesi’ne göre (2017/161 sayılı karar) “Hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.”
Devletin bütün eylem ve işlemlerini hukuk kuralları çerçevesinde gerçekleştirmesi aynı zamanda hukukun üstünlüğü olarak da ifade edilebilir. (Türkiye’de halihazırda Cumhurbaşkanı, bakanlar ve milletvekilleri “hukukun üstünlüğü” ne bağlı kalacakları üzerine yemin ederek göreve başlar.) Hiçbir kurumun ve yöneticinin hukukun üzerinde olmadığı anlamına gelen hukukun üstünlüğü ilkesi, her şeyden önce devletin faaliyetlerinde hukuka bağlı olmak zorunda olduğunun ve keyfi uygulamalarda bulunamayacağının altını çizer. Hukukun üstünlüğü, aynı zamanda önceden belirlenen ve ilan edilen hukuk kuralları çerçevesinde bireylere davranışlarını........
© Yeni Yaşam
