Barış ve demokrasi için siyasi ve ekonomik şiddete karşı olmak…
Devletin tüm yönetim erkini (yasama, yürütme, yargı) tek elde toplayan, basın özgürlüğü, akademik özgürlükler ve örgütlenme özgürlüğünü ortadan kaldıran muktedir, hem belediyelere kayyum atayarak halkın iradesini tanımıyor hem de keyfi soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalarla hukukun en temel ilkelerini yok sayıyor. Muktedirin halk iradesini ve hukuku tanımayan tavrının sonuçları sadece siyasal hakların engellenmesiyle sınırlı kalmıyor, ekonomik ve sosyal kazanımları da kullanılamaz hale getiriyor.
Bunun son örneği Antep’te Başpınar Organize Sanayi Bölgesi (OSB)’de yaşandı. OSB’de yer alan 8 ayrı fabrikada 3 binden fazla işçinin düşük ücret ve kötü çalışma koşullarına karşı -yasalar çerçevesinde- gerçekleştirdiği grev ve direnişi engellemek için Antep Valiliği neredeyse OHAL ilan etti. Direnişteki işçilerin çadırları polis ve jandarma tarafından basıldı, çadırlar söküldü, işçiler zorla dağıtıldı, fabrika önüne barikat kurularak işçilerin toplanması engellendi. Bununla da kalınmadı, grev yasaklanarak işçiler, işbaşı yapmaya zorlandı. İşçilerin örgütlü olduğu BİRTEK SEN’in yapmak istediği basın açıklamasına da yine valilik tarafından müdahale edildi.
Siyasi iktidar sadece hakkını arayan işçilerin eylemlerinde değil, çevre talanına karşı çıkan, yaşam biçimine müdahaleye itiraz eden herkese karşı devletin baskı ve şiddet aygıtlarını sıkça kullanıyor. Devletin baskı ve şiddetine maruz kalmak için mutlaka bir eylem/direniş de gerekmiyor. Dahası baskı ve şiddet sadece devletin........
© Yeni Yaşam
