menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Barış istemenin en ağır bedeli: 10 Ekim Katliamı

13 0
11.10.2025

Samimiyeti konusunda derin şüpheler/kaygılar olsa da 41 yıllık çatışmanın ardından Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda Meclis’te temsil edilen partilerin büyük çoğunluğunun katıldığı bir komisyon çalışmalarını sürdürüyor. Son derece haklı nedenlere dayanan kaygılarla da olsa bu süreçte hasıl olan barış umudunu yok sayan veya sürecin sona ermesini isteyenlerin azımsanmayacak kadar çok olduğu malumdur. Kaygılarına büyük ölçüde katılmakla birlikte onlara şunu anımsatmak gerekir: Üzerinde bulunduğumuz coğrafyada halklar arasına düşmanlık tohumları öyle güçlü ekilmiştir ki kimi zaman “barış istemek” egemenler için bedeli en ağır biçimde ödetilmesi gereken bir “suç” olarak görülür. Hal böyle olunca “toplumsal barış”, “kardeşlik” gibi değerler, yüzyıllar boyunca çekilen acılara, ödenen bedellere rağmen sözcüklerde kalmanın ötesine geçemez.

Barış istemenin bedeli her zaman ağır olmuştur. Ancak 2013 Newroz’unda Öcalan’ın mesajıyla ilan edilen ve 7 Haziran 2015 seçim yenilgisinin ardından Erdoğan’ın Dolmabahçe Mutabakatı’nı inkâr ederek çözüm masasını devirmesiyle nihayete eren sürecin sonrasında, bu bedel çok daha ağırlaşmış. Bu dönemde önce Kobane’yle dayanışma için 20 Temmuz’da Suruç’a giden gençler arasına giren bir canlı bomba 33 gencin ölümüne ve yüzlercesinin yaralanmasına neden oldu; ardından 22 Temmuz’da Ceylanpınar’da iki polisin evlerinde öldürülmesiyle gerçekleştirilen provakasyon, halklar arasında nefretle beraber çatışma sürecinin ateşini yeniden körükledi.

Seçim yenilgisine rağmen iktidarı bırakmak istemeyen AKP’nin çözüm masasını devirmesiyle Türkiye’nin yeniden savaş ortamına sürüklenmesini durdurabilmek için KESK, DİSK, TMMOB ve TTB 10........

© Yeni Yaşam