menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Darbe sürüyor!

9 0
08.06.2025

19 Mart darbesi, darbe kelimesinin kendiliğinden ima ettiği bir yoğunlaşmış vuruş olarak değil, o türden bir dizi vuruşu içinde barındıran bir süreç olarak yürüyor.

İmamoğlu’nun tutuklanması darbenin güncel/aktüel hedefini pasifize etmeyi ve mümkün olursa “kirletmeyi” hedefleyen bir başlangıç vuruşu olarak görülebilir.

Darbenin mimarlarının sürecin günümüze dek uzayacağını pek de hesap etmediklerini, hızla ilerleyerek İBB ve CHP’ye kayyum atamayı hedefledikleri anlaşılıyor.

Ancak, “evdeki hesap çarşıya uymadı”, halkın biriken öfkesi öğrencilerin öncülüğünde hızla kendisini açığa çıkardı, sokaklar yüzbinlerce insanla doluverdi. Kimin avcı kimin av olduğu netleşemeyen bir iç içe geçme, karşılıklı darbeleme ve kuşatma yaşandı, halen de yaşanıyor.

Aslına bakılırsa 19 Mart, öncesinden başlayıp günümüze uzanan bir darbe sürecinin güncel hali olarak görülürse kavranabilir.

Gezi isyanı ve sonrasında halka uygulanan devlet şiddeti, ona rağmen halk hareketinin sürmesi, 2 yıl sonra 7 Haziran 2015 seçimlerinde iktidarın kaybetmesi ve ancak devlet şiddetinin daha da yoğunlaştırıldığı 7 Haziran-1 Kasım arasındaki bombalı saldırılarla iktidarın kendisini sürdürebilmesi, 1 yıl sonra 15 Temmuz darbesi ve darbeyi önceden haber alıp bekleyen AKP’nin karşı şiddeti, “Yenikapı ruhu” diye adlandırılan hamleyle devletin çeteleşmesinin resmileşmesi ve halka ilanının şimdi yaşadığımız 19 Mart darbesiyle bağlantılı olduğu açık değil mi?

Sıradan hale gelen ve açıkça yapılan seçim hileleri, mesela mühürsüz oylarla kazanılan referandum var olan yasaları hiçe sayan bir çete pratiği değil midir?

Seçimlerin artık kazanılamayacağı anlaşılınca, devletin imkanları kullanılarak seçimlerin “sonucu önceden belli” bir tiyatroya çevrildiği, ne olursa olsun bir biçimde iktidarın devamlılığının sağlanmasının esas alındığı bellidir.

Devletin çeteleşmesi, sadece seçim hileleriyle değil, sürekli daha geniş alana yayılarak ve şiddeti yükseltilen devlet zoruyla iç içe geçerek gerçekleştirildi.

Günümüzde seçimle kaybettikleri İstanbul Belediyesi’ne el koymaya çalışmaları hiç de şaşırtıcı değil!

Ama günümüzde çok özel bir fark var!

Halkın biriken öfkesi sokaklara taştı!

Önceden olduğu gibi öylesine yollarına devam edemiyor, hedeflerine kolayca ulaşamıyor, zorlanıyorlar.

Halkın öfkesi, yolsuzluklar diye ortaya döktükleri şeylerin hiçbir gerçek olguya dayanmadığını ve sefilleşmenin sürekli yeni zirvelerine bayrağını diken yargı sistemini, Saray’a bağlı yargı çetesini açığa çıkarıp, bilinçlere yerleştirdi.

Yargı sopası

Zamana yayılmış, yargıyı sopası olarak kullanarak yol alan faşist bir darbe süreci içindeyiz. İktidarın ana yapısı/omurgası budur; ne söylediklerinin hiçbir önemi yok, ne yaptıkları esastır. Sinsi bir kurnazlıkla sırf yapıp ettiklerini gizlemek için kafa karıştırıcı söylemler üretiyor; söylemleriyle umut, beklenti ya da tam tersine korku yaratıyorlar. O söylemler, o hayatın her alanına yayılan söylem bombardımanı, üstünden kir, mikrop ve irin akan faşist demagojilerden ibarettir. Asla ciddiye alınmamalıdır.

Halkı yoksullaştırmakta, dini siyasetlerinin aracı olarak kullanmakta, yolsuzlukta ve vurgunculukta, devlet şiddetini sürekli kullanmakta, sırf iktidarda kalabilmek için ülkeyi emperyalist yağmaya ve kullanıma açmakta kararlı ve nettirler.

Varsın ülke cehenneme dönsün, yeter ki iktidarda kalabilsinler!

19 Mart sürüp gelen faşist sürecin yeni zirvesidir, o günden bu yana yapılanlara bakarsak, şimdiden........

© Yeni Yaşam