Canımız umurlarında bile değil…
Mevcut iktidar blokunun varlığını tahkim etme hamlelerindeki tırmanış devam ediyor. Bu tırmanışın pik yaptığı nokta 19 Mart’tı. Gelişen halk öfkesi karşısında İBB’ye kayyım atayamayınca işlemez hale getirerek fiilen kayyım atama yoluna giden iktidar, son olarak basit bir aparatı haline getirdiği yargıya İSKİ Genel Müdürü ve yardımcısının da aralarında bulunduğu 53 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarttırdı. Saldırının esası elbette ki CHP gibi devletin-sistemin bekasını her şey olarak gören burjuva muhalefet gücüne bile tahammül etmemek, onu dağıtıp çözmek. Ancak her saldırının stratejik amacı kendi içinde başka amaçlar da taşıyarak hayata geçiriliyor. Bir matruşka gibi işletiliyor süreç. Bu saldırının altından da pekçok başka amaçlar ve saldırılar çıkacak belli ki. Nitekim ilkini izliyoruz. Kanal İstanbul denilen ve Erdoğan’ın “En büyük hayalim” diye diye yıllardır yanıp tutuştuğu projeye yönelik engellerin temizlenmesi çıktı.
Operasyonun hemen öncesinde İSKİ, İstanbul’un önemli su havzalarından biri olan Sazlıdere çevresinde başlayan konut yapımı çalışmalarının durdurulması için mahkemeye başvuruda bulunmuştu. Ülkeyi bir şirket gibi yönetmekten övünerek bahseden Erdoğan için bu kanal projesi de diğer “çılgın projeler” gibi Osmanlı’nın son padişahlarının hayallerinin gerçekleşmesi anlamında ideolojik kodlar taşıyor. Fakat asıl mesele daha stratejik: Türkiye içinde satacak-özelleştirecek bir şey kalmayınca dışardan para bulmanın yolu olarak özellikle Arap sermayesini çekmek, yanı sıra Türkiye’yi bir ticaret ve lojistik üssüne dönüştürmek!
2011’de gündemleştirilmesinden bu yana İstanbul’un en önemli su havzalarından Sazlıdere’ye kurulacak köprünün inşasına girişilebildi. Yasal engeller, toplumsal tepkiler ve en önemlisi de gerekli sermaye kaynağı yaratılamaması nedeniyle istenen “çılgınlıkta” yol alınamadı! Anlaşılan o ki o sermaye........
© Yeni Yaşam
